Aksam karanlığıgece sükûn gece sükut-u hâl dilin sırım gibi sustuğu çıplak günde aydınlığa sığınır karanlığın üşümüşlüğü şiir sesli uçurumun yıldızlı gecesinde dizelere gebe şairler doğar kızıl yamaçlardan.. renkleri yutan tenhaların tizleşen gurbeti birazdan odaların ışıklarını yakacak sokaklar unutacağım sesini Annem’in gece derinlik gece sonsuza yaklaşan ırmak boyu uzun ve soluksuz ilerleyişin cümlelerinde isli ten ruhumun güneşine mürekkep batıran ölüm süzülüp rüzgârla dört yanıma duvarları büzüşür gölgelere yüklü pencerelerin gök kıvrıklığı ağaçları oynatan sıcak bir dem yalnızlığın yaralı çukuru yağmurlu suyla taşar tıkanır nefesim akıp gider hayat gece kaldırım sakinliği siyahın yürüyen bir dağ çeşmesine uyurken çocuklar hüzün çanlı ağrının yükselen basamağı zihnimde dünyanın tuzlu gelgiti iner yokuşları saçlarım uzanır toprağa gece sığınak gece zulmetin huzurunda çöl gemisi yıpranan bahçelerin kırmızı gülünü seviyorum sonra yeşilin taze ve derin bacağını ruhumda mahzun vaktin şiirden ağlayışı denizler nasıl da büyük sözün öze geçirilişinde ve melekesinde ruhun başka bir şey gece karanlığın aydınlığı ayrılırken ışıklar içimizden sabahı geçiren ..... |