AŞK BELASIBir zamanlar; Kapılarda karşılanır, Kapılarda uğurlanırdım. Bir dediğim iki edilmez, İki dudağımın arasına bakılırdı, Yürekliydim; Arslan gibi ortada, Haksızlıkların karşısındaydım, Ne bileğimi bükebilecek; Bir babayiğit, Ne de sırtımı yere getirebilecek; Bir deliyürek vardı karşımda... Ne zaman ki; Aşk belası kapımı çaldı, Bütün tılsımı bozuldu çarkın, Adına aşk denilen Bu büyülü duyguyu, Meğer hiç tatmamışım, Hiç hissetmemişim yüreğimde... Böyle mi aciz kaldım aşka, Oysa ben sanırdım; Aşk başka... Kapım her çaldığında; Adını henüz koyamadığım Ayrı bir heyecan, Tatlı bir meltem esintisi, Yüzüme çarpan... Delikanlılığımız on paraya düşse de Laf aramızda; Hoşuma da gitmiyor değil... Hele sevgili bedeninde titreyişim, Dünyalara değişilmez... Yan gözle baktığım çiçeklerin bile; Ayrı bir anlamı var şimdi, Güller sevgilide, Papatyalar elimde; Seviyor... Sevmiyor... Hırçın denizler gibi, Kabına sığmayan, Dalgalandıkça yaralayan, Bu yüreğin; Rotasını kaybetmiş, Ağzına kadar sevda yüklü, Ve en yakın limana, Ne zaman varacağı meçhul, Bir sevda gemisine çarpıp, Bu kadar hasar alacağını, Kim bilirdi... Aşk üzerine yazılan, Bütün şiirleri,romanları, Ve hatta bütün şarkıları, Ellerden dinlesem de, Anladım ki aşk belası, Soluk almak kadar kolay, Ağlamak kadar hafif, Ve ölüm kadar büyük... |