Ay yuvarlanıp gökyüzünden
Devrilirken dağlara
Çağlaya çağlaya
Dökmüş üstüme
Bütün
beyaz yükünü yarama
Almış eline bozkır ayazında Târını
En tizinde çalar durur
İnceden inceye
Vurur, bir inci gibi
Atar gizli sızılara beni
Acımaz hiç
İncitir bu canımı
Acı yellerin elleriyle atmış zarını
Toplamış
bulut bulut kârını
Yağdırır durur sineme
Karını
Üzerime sinmiş bu kara
gecede
El ayak Buza kesmiş
Tozdan hayaletler dansederken
Kıvılcımları bir kırbaç gibi patlar
Donmuş
Gözlerimin
Uçsuz bucaksız ovalarında
Erimez raksederken en nârında
Cehennem deresinden taşmış
Köz ateşleri getirir kova kova
Döker yüreğime .
Dağ başına siner gibi
Duman çökmüş ıssız bedenime .
Göçebe kara kıl çadırda
Sensiz
Feleğin dar&
8217;ında
Siyahi ilmeklerde sallanır
Asılı şu bahtım
Ne öldürür ne güldürür
Yeter be
Yeter
Düş karlı yakamdan
Artık
Beter Bedbahtım
Oysa
Yokluğunda tek başıma
Üzerine yorğan çekmiş gibi
Beyazlara bürünmüş ovada
Dertler,kederler
Otağ kurmuş sanki başıma
Bir teli
Aydınlatır geceyi Ağaran saçlarımın
İçi kapkara bir yörük kıl çadırında
Gönül sarayımın kerpiç duvarlarında
Asılı duran
Kızkaçıran duvar halısından
Şimşek gibi
Düşer geceye harami atlılar
Sanki Rüzgâr kanatlılar
Dünümü,
Bu günümü
Yarınımı
Alıp
Bütün ömrümü kaçırdılar
Gel görki şimdi
Kahveci güzelinin falları da yalancı çıktı
Yerlere savrulan İskambil destesi
Kimbilir Hangi yılanın çirkin bestesi
Yazık
Kocakarı Fallarına sakladığım
Bir yudum içmeden
Sarıp sarmaladığım
Çingene kadınların kaçırdığı
Sen
Benim pembe çiçekli
Kahve kokulu
İncir bohçamsın
Yüreğimin antik sandıklarına
Gizledigim
Kadimliğinde çürüdüğüm
Her çekirdeğine bir dert
Çizdiğim
Kurttan kuştan
Esirgediğim
Bir serçe didik didik ederken
Ellerinden
Alıp
Sakladığım
Gönlümün duvarlarında asılı
Kuruttuğum bir incir
Sakladığım suretlerin
Ceviz sandıklarda kilitli
Senle gömülü
Hapis ruhlarımız
Sensiz kabrimizde
Kalbimde
Bırakmam onu
Bırakmam
Kıyamete kadar bende Yatılı
Çırak Ça