Anımsamakyaşamı ayık yaşamalıyız be Ahmet suyun duruluğunu net görmeliyiz berrak bir nehir önümüzden akarken kimileri sarhoş omuzlarken dünyayı biz sinirleri zıplayacak kadar ayık biz böyle oturup kalmazdık biliyorum yaramaz çocuklar gibiydik durmazdık durduğumuz yerde daha doğrusu sen öyleydin gönlün de öyle kelebekti ki pır pır kanatlı hiç bir çiçekten vazgeçmezdi arılığın kuş kanatlarınsa bütün dallarda ve sonsuz gökyüzünde özgürce daha seni seviyorum demeden seviyorum’a koşardı ayakların her adımda tay tay duran bebe heyecanıyla bilsen de kaçıncı adımda düşeceğini hep ilk baştan başlardın süzgecinden geçirmeden hayatı terse akıp gitmiş sular nasıl kurdun bu bentleri yüzündeki güneş bile eskitilmiş su sızmıyor alnından şemsiyesiz ıslanırdın yağmurlarda adımın senden kaç adım ilerde yürürdün beyninin sigortaları atmış, elektrik kesik bir noktada donup kalmış gözlerin sana ne oldu be Ahmet sen belini tutarak yürümezdin hep gülerek başlardın konuşmaya daha konuşmadan dilin gözlerin verirdi selamı artık başka makamlarda geziniyorsun parti marti derken üstüne de çoluk çocuk o gözlerin hâlâ yerinde mi ne gözlerimden ayrılmak istemiyor.. 05. 04. 2012 / Nazik Gülünay |