Yüzün hayli kapalı bulutlu bir havageriye dönük çalışan makine yüzün boşaltılmış köyler, çalınan gençler, eskil şemalar yap- boz haritası, dağlar, ırmaklar oynanmış temel damarları insanın yerini etnik duygular almış birleşen damarlara sarılmış hüzün yüzün hayli kapalı, bulutlu bir hava şimşekler çakarken yağmur yağmayan yağsa bile bereketi herkese eşit damlamayan çamur balçık içinde nice ayaklar basmış- kurtarılmayan iz yok yüzünde bol ürünlü tarlalardan çoğalan fabrika bacalarından oralarda binalar yükselir at koştururlar, ezilen bedenlerin sözlerin ayyuka çıktığı izbe sokaklarda yüzüne aykırı her ses dövülür ya da vurulur -vurma ölüyorum- diye can verir Ali İsmail’ler! üçüncü dünya savaşı çıkmış yüzünde ateş hattında millet savaşmayı unutmuş! görüş alanları gitgide dar kovuk ç’öl çadırı altında bastırılmış keçe bir gülümseme resmi yapıştırılmış insancıl duyguları ç’alınmış çehre can çekişirken bugünler yaralanır yarın! evrensel ilkeleri silinmiş yüzün eline kan bulaşmış barış sözünün silinmeye çalışılmış izi Atatürk’ün asker budanmış çınar ağacı yere serilmiş, ayaz yakmış dalları yaprakları yer altında çürümeye terk ölüm doğurmuş kumpaslar! yüzün sanki kıyamet günü ülkemin sağa sola kaçar insanlar nereye gideceğini bilenler, bilmeyenler yönünü bilemez güdülen sürü yüzü çarmıhta çobanın kara peçeli kadın yüzünde çiçek açmıyor bol güneşli ülkelerin çiçeği boşlukta dolaşıyor kuşlar, kelebekler ellerinin çiçeği kopmuş gencin, çocuğun kafese itiliyor kadın yer yerinden oynamıyor - çıkar ateşi- yanmış yüzünde anlayan az işaretini.. 06. 05. 2014 / Nazik Gülünay |
Yüreğine kalemine sağlık