Ay tül'ügökyüzü ağırlığınca dudaklarımın ucuna söz olan rüzgar’a bağırıyor ağaçlar seslenmek suskunluğun mavisiyle sulara kuyulara,uykulara elmas karanlığıyla sancılı günleri silkeliyorum dört kenarlı çarşaf mektubun gözlerini yumduğunda dağılıyor martılar... göğsüme gül olan geceye sarıyorum terli avuçlarımı bir ırmağın kızıl kıyısından kalkan şehir sevda uyanacak toprağın bağrına yağmur eşeleyecek ayaklarımı hüzün sokaklı göz kapağına elimde su damlasıyla kırılır düş buğday otağına geceye kilitli sokağın kirpiğinde kanatlı sözcükler koynumda güneşin ay tülüyle uyanan aykalı ufkun mum parmaklarında ağlayan ten bir çocuk gibi yağarken zaten hiç uyumadım. ışıklar içinde kardım yalnızlığı.. eşiğe dökülen göğün saçlarıyla salınıyorum penceresi açık odanın ikiz/geninde bir çağrı bir ev bir sokak yaralanırken bugün de hiç ölmedim ..... |