Duruyordukduruyorduk sessiz ve umarsız bir gece köpekler havlıyordu soluk alıp verirken yarı ışık odada kapımızın, penceremizin önü karanlıktı dağları delen tiz türküler söylüyorduk hiçe sayarak var olan karanlığı sokağa bırakıyorduk avuç sıcaklığı gülü bir öpüş bir gülüş düşüyordu kimi gün taş ayakların değdiği yola umutsuzluk savruluyordu elimizden ayrılık ölüm duruyorduk güneş iliklerimizi ısıtır can diyordu kimi gülüp geçiyorduk daha sıkı bürünüp giysilerimize şalvarımızın paçaları temiz toprakla suya dalıyordu savaşlar oluyordu bir yerlerde bizim savaşımız kendimizle işimiz gücümüz direncimiz savaş geçmişti bizim için; tarihti gerçek savaş yaşamamızdı her bahar sarı çiçekler açıyordu taşlı çalılı yolumuzda yenerek gelecek korkusunu atıyorduk ilk adımı taşlı tarlanın bahar yüzüne eğiyordu selvi kavaklar dalını odun verirlerdi, çılı çırpı işe yarıyordu çalılar sorguya çekiyordum ellerimi, beynimi ne işe yarıyorsun? Yüreğe ekilen gül parmaklarımın kavradığı kalem düşlerimin bayramı yar dört duvara kapanan insan ne işe yarıyorsun? duruyorduk bir ucunda dünyanın un öğütülürce eller öğütülüyordu yurt elleri yar eller kıvanıp bitimizden paklandığımıza kurtulduğumuza veremden karanfil takıyorduk şapkamıza sıkıca kavrayıp pilli radyoyu gâvurca müzikler arıyorduk cızırtılarda gâvurun işini yarılayıp yankılanıyordu meşe yüklü dağlarda kekik kokulu türküler oy anam oy! sevdamız gibi yürekli ölüme karşın dimdik tomurcuklar bıkmadan açıyordu nisan’da büyütmeye çalışıyorduk çocuklarımızı küçülmeye başlıyordu düşlerimiz kırışıyordu alnımız göz altına yerleşiyordu halkalı izler duruyorduk alt alta üst üste sağda solda yukarıda aşağıda herkesin doğrusu gene en düz kimimiz şehit kiminin ölüsü süpürgelik kan otururdu gözlerimize ağlamaktan altta üstte aşağıda duruyorduk 03. 05. 1987 / Nazik Gülünay Şiir çok uzun geldi gözüme. Kalan diğer bölümleri daha sonra yazacağım.. |
Her zaman ki gibi güzeldi eserin
Biz de okuyoruz yalansız ve riyasız
Kalemine, gönlüne, ömrüne bereket
Sağlıcakla