Işığı göstermedilerkaranlık bir tüneldi önce anlamadığımız iş başa düştü yürümek başa el kadar pencerelerden bakmak göğe elinle elini sıvazlayarak yürümek belirsiz yarınlara sıkışık evler arasından sanki yüzünü gösterirdi bir ağaç kuşlar görürdük ağaçtan özgürce kanatlanan bir salıncak kurardık dalına bazen hüzünle harmanlanan türküler yakardık kolumuzdan çekseler de hiç dönmezdik yolumuzdan çalı dikenleri vardı çiçekleri bizden kokardı mis gibi ekilen bahçemiz kirazın doruğunda sevgi şarkısıydı çocukluk bilmezdik, adımız insandı, yoktan var eden bir kese kâğıdına dünyayı sığdıran sonra soğuk girmesin diye kapının aralıklarına yapıştıran. ne büyükmüş meğer başımızı kaldırıp baktığımız pencere küçükken birlikte söylediğimiz türküler o türkülerde yaşardık sevdayı adımız kimin adına denk bilmezdik erkek adımları, izleri vardı bütün sokaklarda biri seslenince anlardık adımız var kimse söylemedi ama biz insandık biz olmasak kim atardı evin temelini kim dikerdi direği, duvar örerdi olur muydu şu güzel bakışlı çocuklar kim sürerdi atları bayıra düze kim kime aşık olurdu sahi tarlayı kim ekerdi öyleyse niçin okutmadınız kızları? bağlayın dediniz gözlerinizi biz sizin yerinize okuruz dünyayı!.. ağlayın.. 13.03. 2021 / Nazik Gülünay |