Ürkek sarılmalargünah açar son yazların alnında doğumlar kırmızı çiçekler örtse de sancıları yaprağına güçsüzlüğün tarihini dinler dün yalnızlıklar belleğimi sarsan kasvetin yumruğu... inceden ölümün rengini alır avuçlar gözlerde titreyen duvarlar sızlar sandığında kentin çocukları kekremsi dilde boyuna yaşamı sürükler onarılan sözlerde dikenler dar soluklara acemi döküm sokaklara köklerini yürüten su gölgelerle dertleşir toprakta fakir anılar ve birkaç kuş kımıldanır tenime gün kadınların elleri yoksulluğa ağaç diker geceler sıcak denizde yüzlenir maviyi uğuldarım öfkeli karanlıkta Annemin alnından tomurcuk ışıklar bir çocuğun yaşlı göğsüne tane tane yağar umudun parmaklarında uyanır yollar, taşlar... ve bildiğim ükek sarılmalar içimin gürültüsüne .... |