Susarızyoksa dilsizleşir konuşkan sevdalar suretinden geçmezse ay köroğlu’nun atı kişnemezse dilinde evsizleşir aşk kimse kımıldatamaz yerinden duvar duvara bakar bir adam başını alır gider işe, içkilere verir kendini başkasının bakışında yaşar sevdası erteler kendini ertesi günlere o bir saatlik çay saati gelmez sevgilinin gözlerinde demlenen hep başkaları geçer kendi geçmez yolundan acemidir yaşam tayları hep aşamaz, yüceden yücedir dağ dost onu bir dağ kulübesinde bekler kendinden önce gitmiştir gölgesi isli kömürlü bir ocak geçmişi orada tüter kadın çıkamaz bir türlü geçmişin tozlu merdivenlerinden bir pencere açılır çok uzakta her insan kendi çevresine sürgünken bir örümcek gibi kadınlar kendi ağını öremez sırt üstü düşer hamamböceği dev bir insan eli bekler yeniden yürütecek boyası soyulmaz karanlığın bekler bekler konuşan çocuklardır onca aymazlığın içinde balık ağını çırpınması ile yırtan susarız.. 29. 11. 2013 / Nazik Gülünay |