DOSTA MEKTUP
Ap ansız açan bir çiçekti mevsimin.
Aklım hoyrat, yaşım toy, ruhum ıssız bir koydu. Nefesin, kesildiği yerdeydi nefesimin. Akıl hoyratlığa, ruh sessizliğe doydu. Ruh yandı, dumanında İstanbul ayazı. Ruh söndü, küllerinde acının sıcaklığı. Alevlerin içinde geçti kış, tir tir titreyerek geçirdi yazı. İçimde filizleniyor hala, ruhunun sıcaklığı. Eyy Dost! Yaklaşamadım, uzaktaydım. Hem tokum, hem hiç bu kadar acıkmadım. Körlüğümün beni götürdüğü tuzaktaydım. Kollarını açtın da, kucaklayamadım. Üşüdüğüm kadar yandım. Yandığımdandı ayazım. Alevlerin ortasında üşürken seni, Parmak uçlarım soğuktan yanarken, seni çaldı sazım. Sen dilek ağacına astığım umutsun. Toprağıma yağmur getiren bulutsun. Gök gürültüsü gibi gürle, Şimşeklerini sal üstüme... Coş... Yağ... Kuraklarıma yağmurdur sitemin. Sillen sığındığım dağ. Hakkındır... Kabulümdür... Döv... Vur... Savur... Vurduğun yer, gül’dür. Sen, benim en büyük haksızlığım, Kendimi attığım kuyu... Kalabalıklar içinde ki yalnızlığım... Çölde kalmış ruhumun suyu... Bakışlarım, hiç olmadığı kadar mahçup. Gözlerim ağlayan bir yetim. Beni, benliğimi esir aldı mahçubiyetim. Şırıl şırıl akan ırmaksın... Geceyi süsleyen yakamoz... Denizler gibi mavi... Papatya gibi beyaz... Su gibi mai... Yıldızlardan daha parlak... Sudan daha berrak... Hepsinden daha güzel. Yaşların ruhuma damlasın. Damlaların taşlarımı dövsün. Acıta acıta süzülüp bedenimden, Kuruyan toprağına yürüsün. Susaklığım... Susaklığın... Yangınım... Soğukluğun... Yılların hasretinde erisin. Doldurayım, birlikte içelim suyu. Bırak sözlerim sözlerine karışsın. Ben hazırım, razıyım. Ruhun, ruhumla barışsın. |
Yüreğine emeğine sağlık
__________________________________Selamlar