KURTULUŞ ÇAĞI
Uzun zamandır beklediğin haber,
Yola çıktı geliyor sen dönüp giderken. Yüzü neşeyle dolu, sırtı keder... Asırlarca beklemiş de olsan hep erken. Yarın değil bugün. Vuslat değil sürgün. Gözleri kan çanağı, Yanakları gülgün. Çalıların arasında böğürtlen görmüş kadar sevinçli. Gömleğini dikenler yırtmış kadar üzgün. Hafiften çizilmiş teni. Cennet kokulu teninde ince bir çizgi. Kızarmış, ama geçer. Böğürtlenin tadını alınca unutur. Yüreği kendinden geçer. Aşk gibi. Savaş gibi. Sevgiliden yanıt bekleyen aşık, Ocağın başında dumanı tüten lavaş gibi. Bir kılıç darbesiyle yaralansan da Üzerine köz sıçrayıp yansan da Aşkla bezenmiş satırları okuduğunda Arasına sevdayı sarıp tattığında, Unutursun. Yaralarını baldıranla sarıp avutur, Yanıkları sevincin sularında uyutursun. Ölüme ramak kalmış kadar tükensen de Yerlere serilip yorgunluktan toprağı öpsen de, Ufuk çizgisini gördüğün zaman ötelerde, Çaresi yok... Bir ok gibi fırlayıp yerinden, Bir kuş gibi saplanıp göğe, Kurtulursun. |
Şiirlerde bazen bir dize aranır.