Perdenin Kenarında
perdenin kenarına iliştirdiğin kıstırılmışlık
sanki bu sokaklar benim değil kangren uykusuz ışıklar aldatmasın seni şair bu akşam bitmiştir hayat yıllar yılı aldandığın o gri sarnıcı bulutların o laciverdi delen mahveden beyaz sessizlik ele vermiştir kendini kalmamıştır tutunacak bir karanlık ışıklar suç ortağımız ışıklar yaşamak için muhtaç suçlarımıza ışıklar makyajlardı şehri bir kuşlar kanmazdı bu soytarılığa bir de karanlığın zehrini içen saatler evler intihar eder kimseler bilmezdi ölüm korkusu kapana kısılmış sabahlara seslenirdi kem gözler aşkımıza bakardı kahrolurduk susturulurduk kan kusturulurduk hastalanırdı sokağımız gözlerimizde in cin yok karanlık gözümüzün yaşına bakmazdı ışıklara bakmak için ölmezdik sokaklar hastalıklı suçlarımız öyle mahzun ağlaşırdık sanki paylaşacak başka şeyimiz olmazdı sabahın başlangıcı çocuğumuz olurdu ayrılırdık masumlaşırdık ışıklara lanet okurduk ihanet tek arzumuz olurdu yaşamak için saçma sapan anlam köprüleri kurmazdık bir sevişmemişlikten diğer sevişmemişliğe güneş Afrika gibi açardı elmacığında aşkla ıslatmak isterdim kar gibi tehditkar birden sabah ezanları okunurdu odamda ikisizliğim ışıklar can çekişirken ölüm kendini üvey evladımız zannederdi biz öz çocuğumuz sabahın başlangıcını arardık aşkı aşksılığı bir yatakta üç kişiydik ışıklar sönmeden uyumazdık sen ben ölüm….üçümüz….. haydi haykıralım derdik panik atak olalım evlerin intiharı bitti şehre ilk hangi güneş vuracak sen mi ben mi ölüm mü yoksa öteki mi köpekler ulu orta yerde ulurken peşimizden ilk ışıkların sıtması tutardı yüreğimizi daralırdık caddeler tanımadığımız adamlarla dolardı yalnızca ağlardık paylaşacak başka bir şeyimiz olmazdı ilk şamarı ben yerdim gri bir toz bulutundan evler öyle nankör sabahın oluşu kıs kıs güler yüzüme yüreğim sıkışırdı içim daralırdı seninse dudakların nahoşlaşırdı öpüşmeyi unuturduk bulutların bulutsuzluğuna sokulurduk aydınlık kabalaşırdı kalabalıklaşırdı uzak karlı dağ kulübeleri sapsarı ışıklarıyla bizi beklerdi geriye dönüşü imkansız yollara koyulmak isterdik yalnızlığı yılan gibi koynumuzda beslerdik binbir suratlı yalanlarımızla yaşardık yalanlarımızın rüşvetiydi yalnızlık hayata susardık sevişmek düşleri bizi emzirirdi sevişmek annemiz olurdu annemize ağlardık hiç kimse bizi anlamazdı perdenin kenarında sabah bej kucaklaşır sahipsizliğimizle kuşların kılı kıpırdamaz ağaçlar dört iklimi birden kuşanmış her şeydeki o kararlı kararsızlık kentin canına okur bu bahçesizlik… artık uyanmalar zamanı vahşi bu çaresizlik solgun sarı ışıklarıyla artık kim suçlarımızı örtecek tatlı ihanetimizi perdenin kenarında artık sabah da akşam da yok en ciddi zamandır zamansızlık anıların pası yiyip bitirirken ömrü kağan işçen şiirin tüm telif hakları şarin kendisine ve/veya kendisine aittir |