Bizim rolümüzdurdum önünde çiçek kokulu bahçesinin ayağa kalktı ayık şiiri bir gül yaprağı bıraktı sayfa arasına kapı önündeki taşın altından mektubunu aldı henüz onsuz yıllar yaşanmamıştı kız kahkahalarımız duyulurdu sokak aralarında istop falan oynadığımız günlerdi o gülüşerek ip atladığımız oğlanlar geçerdi bakışlarımızın önünden biz onları kendi bakışımızla görürdük onlar nasıl bakardı bilmezdik annemizin dizinin dibi vardı her davranışımızda anne şarkılarının devamıydık tembihli adımlarla giderdik sinemaya bir oğlan gelmezdi bizi almaya anne merdivenli kapımızın önünden babamızın duruşunu biri alsa ne zaman kaç kıza aynı tavırla yaklaştığını görürdük kalbimizde oynattığımız filme dalardık öylesine saf iki genç severdi birbirini iki kalp birbirine takılırdı ağaçta deniz kıyısında kız oğlana koşardı ağır çekim hafif hafif sallanırdı ağaçlar kaybolurlardı buğday başakları arasında sonra. kız masumdu ağlardı bir gül resmi gölgesi altında sinema salonunda uğuldardı gerçek sesi kendimizle buluşmaya giderdik annemiz yerimize konuşurdu nedense sesimizi duyurmaya çalışırdık geriden hep başka biri kapardı sevdiğimizi ikinci roller verilirdi bize de kabul etmezdi bunu yere indirilen bakışımız kendi şiirimizi yazmaya soyunurdu sonunda.. 25. 01. 2016 / Nazik Gülünay |
Saygılarımla.