Tambur
evvelce aşka hürmet eden biri
başlangıçtan kopan ruhunun bitimsiz savrulmalarından birinde kimi ruhların havadan hafifliği rivayetiyle insanın tabiata tabiatın uykuya nefs’in nefese, demirin kılıca boyun eğmesinin söylencesiyle ilişmiş koşumsuz bir atın en az yüz kere ayaklarının değdiği çölün kendini alt etmiş görünen susuzluğuna yine de onu bekleyen bir hali varmış neredeyse erimiş görünen ufak bir taşın öğle güneşinin altında var olan gölgesine hayalini saklanıp son nefesini verecek gibi görünen bir semenderin çöldeki son iyiliği tabiatın ona vereceğinin bir uyku, bir rüya toplamının ise iki gün önce düşen kuyruğu olduğunu bilerek atmış narin gövdesini kızgın kumların biçimlendirdiği tepelere o vakit taksimsiz bir musiki ağacın kılcal köklerine Sudan önce yürümüş yaprağın hışırtısını rüzgar sebeplense bile eskiden kimsenin değilmiş o güz ağacına konan kış kuşunun bülbüle doğması o günden sonra ellerini göğsüne koyan efsunlamış tarihi belgisizce etrafında dönmüş arz bir soru esnasında denizler de tamamlanınca sanki her şey değişmeyen bir musiki demiş evvelce aşka hürmet eden biri. |
Yakın bir ruha bürünmek adına şu ezgi eşliğinde şiiri yeniden okumak istedim.
Ney ve tamburun tınılarındaki hüznü hissetmeden, şiirin demek istediklerine de bi o kadar uzaklığımız yakınlansın istedim.
Şiir adına teşekkürler,