Yarasoluğun boynuma değdiğinde değişti iklim beliriverdi gökte gün ortası yıldızlar bulutlardan bir salıncak ipi ipek saçlarından menevişler atlasında gövdenin ben böyle göz ben böyle bereketli toprak ben böyle kısrak görmedim sürdüm dört nala küheylanımı uçsuz bucaksız ovada gem vurmadım ağzına açılıverdi ağaçlarda çiçekler mevsimsiz sardı her tarafı akasyalar,badem çiçekleri,iğde kokuları söküldü dikişler açıldı yaralar kapattım dilimdeki tuzla kirpiklerin nemli ellerin terli göğsünde deli fırtınalar avuçlarım gezindi usulca indim gözlerinden gerdanına nabzından öptüm aşk mevsiminden türlü güzellikler döktüm çorak topraklarına korkma ... Necat Uslu |