KırılmalarÖylesine karanlık çiçeklerin lacivert yüzü Yağmur uçlu ışıkların düş yerinde Gece yanığı karanfillerle Öylesine su içirir gök esmerliğinden. Çocuk eliyle dirilişi sancıların ses veren yaprağı Akşamın kesik teniyle kırmızıya akan Soluğumu böyle geriye atan şeylerden çekiniyor çekilmelerim Yokluğun çoğalmış dinginliğinde yolculuk Kızıl kuşların vakti Dalına konuyor düşünce yanağıma ağacı Aşkı ölüme susturan ezber uykular Dilime topladığında kuyuları Kımıldanır gözlerime Kayadan bir ses Susadığımda ıslanıyor karanlık Öyle karışık yolcular içinde Nasıl uyuyorsa ağzımda suyun yaşamı Yorgunluğunca güneşe yuğuyor biçimlenen kokuları Tohum taşıyan rüzgarın bacaklarından bahar devrilse şuracığa Odaları sayacağım Kıvırcık ve uysal Yetişse işte değişen kurak Deniz i çağırın öyleyse Girip gövdesine umudun Daracık pencerelerde büyüyeceğim Ama şimdi biraz Öylesine kırılmalara durdum .... |
Kırıklık yeterince anlatıyor ve dramatik...
Alınmak değil de kırılmak...
Ve daha aklımızı hayrete çeken acılar...
Az bulunur bir damardan acılar...
Oldukça özelleşmiş bir dil...
Çok saygımla.