GÜLÜN YOLCULUĞU

Bir gazeteye sarmışlardı
Gülü
Hazırlıksız yakalanmanın
izi düşmüştü gördüm
dudaklarına

Bir gazeteye sarmışlardı
Gülü
ve gözlerini
kapatmamışlardı gördüm
götürmeden önce mezarlığa…



SIRTIMDAKİ LANET

Sen giderken
bir uçurumdu
-korkunç derin ve kapkara-
sırtıma yüklenen

Zordu taşımak
bu kamburu
-ağır dikenli ve açıkta-
döneceğini hayal ederken

Sonra kulağıma fısıldadı zaman
benden uzakta bir yerlerde gülümsediğini
Kör bıçakla kesip attım duraksamadan
sırtıma yüklediğin o kabuk tutmaz laneti


BAZEN KENDİN OLMAK ZORDUR BAZILARI İÇİN

Kazsam içimi
tırnaklarımı geçirerek dediğin gibi
Kendime engel olmadan
ve herhangi bir yere de yaslanmadan
Atlar mı çıkacak
kırlarda hani özgürce koşan atlar
yahut köpük köpük
sahili öpen dalgalar ?
Acılar çıkacak biliyorum
Acılar ki
üstünü kapatmak için yıllarca yorulduğum

Ey koynuna
kanadı kırık güvercin gibi sokulduğum
Sadece saçlarımı öp
başka bir şey istemiyorum


YARIM YAMALAK BİR KENT

Çizmeyi yarım bıraktığın
bir kentim ben
Yarım kalmak bir şey değil de
kuşlar göç edemeyecek
senin yüzünden…


BENİM GÜZEL ELLERİM

Boynundaki kolyede
bir yusufçuk var ya hani
Benim hayalini kurduğum mevsimde
ulu orta dolaşıyor
Atsa diyorum kendini
atsa bir an önce ateşe
Sabrımı çok zorluyor

Not: Hem sen nereden bilebilirsin ki ?
Belki de benim ellerim
-benim güzel ellerim-
yusufçuğun ayak izlerinden daha verimli


KÖRLÜK

Göremedim
Sen rüzgarmışsın meğer
güllerin -ve lalelerin-
narin boynuna düşman
Eski köprülerin
taşlarında saklanan


Özgür SARAÇ/Râzı
21092020Denizli