Kırık Bir Dalın Can Çekişen KöşesiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sen hiç bir çiçeğin can çekişmesini izlemek zorunda kaldın mı....
gittin ya kırık bir dalın can çekisen köşesine sürdüler sanki yüzümü sustun ya renkleriyle çelişen bir çiçeğin endişeli nefesiyle yıkayıp kuruttular bedenimi kayıp bir hissin silinmiş haritasıydı sanki ayaklarım olmayan kentlerin çıkmaz sokaklarında kayboldum kalbi kırılmış bir ruhun isyankar sözleri yapıştı canıma karalara bağlamış bir yasın dinmeyen acısıyla haykırdım aynada kururken gözyaşlarım silip attım sıfatımı yazılmamış takvim yapraklarına bile adımı yasakladım yedi göğün kıyametiyle yıkanmış gibiydi sesim kendi külünden yüz bulan alevleri gözlerime bulaştırdım ne kuş uçabildi bir daha başımın üzerinde ne de kervanlar yanaştı sessizlikten alev alan yamacıma gelip geçerken usulca hayat g’özümün içinden kırıp attım saatleri tik taklarının arasındaki sensizliğine artık dayanamadım silinip gidince içimden baharın her bir rengi hatırlamadığım renklerin renksizliğiyle düşlerimi hep yok’a boyadım senden sonra kıyısından sarkmış gibi eğreti kalınca kendime karanlığa sevdalandı ruhum bir daha da geri alamadım sen gittin ya kırık bir dalın can çekişen köşesine sürdüler sanki yüzümü ben hep kanadım sustun ya rengiyle çelişen bir çiçeğin endişeli nefesiyle yıkayıp gömdüler bedenimi ben bir daha asla huzur bulamadım |
gittin ya
geceyi yüreğinden vurdum
zindanına müebbet
karanlık
kararlılık
sorgulama
nasıl da çoğaldı
dört duvarın boşluğunda
üç nokta
hiç unutmam
fırtınaya kapılıp
sağanağa tutulduğun da
gökkuşağı çizmiştim sana
...
gittin ya
degiştim sanma
hala dilimde o eski şarkılar
gece yine uzun
gün erken başlıyor
sokağımda
en içten günaydınım sana
sen olmasan da
hala değişmedi çay keyfim
en koyusundan
özlemin
arada bir unutsam da
kendimi
ben yine
aynı ben
' sen ' im