Sırtı Sıvazlanmamış Acılarım‘Gözlerime güneşi kabul ettiğimden beri gün yüzü göremedim.’ Fırtınanın bağrında Fırtınadan hemen öncesinin yorgunluğuyla bekliyorum az sonra kopacak kıyameti Birazdan gelecek o sona Oldukça hazır gibiyim Gözlerimdeki korku Avuç içlerimdeki ter Serçe parmağımdaki titreme Sanki hiç var olmamış gibi Öylece kaybolup gitti Oysaki en kıymetli olanı bırakmak zor gelir demişlerdi bana Ben de saf gibi inanmıştım Neyseki aklım başıma gelmek zorunda kaldı Çünkü inkar edilemez bir şekilde Her şeyi ilk elden tecrübe ettim Oysaki Paçalarına yapışıp ’beni bırakma’ demek isterdim ruhuma Ama yapamadım Çoğu zaman kendimde değildim zaten Kendimde olduğum zamanlar ise Sırtüstü yaşadım tüm hayatımı O kadar ki Tabanlarımın sızısını bile sırtımda taşıdım Çarşaf gibi olan deniz yerine Üşüyen dalgaları yorgan gibi örtmüş zlflri gökyüzünü izledim Benim için sonu olmayan bir düzlüktü sanki hayat Ve lanet bu ya Ben o düzlükte bile düzgün durmaktan men edilmiştim Dost bir dokunuşu Sıvazlanmış bir sırtın duygusunu hiç bilmedim Sırtım topraktı benim Göğsüm ise çiçeklerin yuvası Zaman bedenimde ızdırabını söndürdükçe Kimliği belirsiz isyanlara kendimi teslim ettim Dinledim Sadece dinledim Ama Kulağıma kaçan fısıltılar Toprağın altından mı gelmişti Yoksa bulutların arasından mı ayırt edemedim Zaman geçti Yoruldum bu ikilemden İyi olanların seslerini kıstım Kan kokan sözlerinkini iyice yukselttim Artık sadece Tanrı’yı şikayet eden sesler kalmıştı geriye Ben de ninni dinler gibi o sesleri dinleyerek her gece rüyalara daldım Ve Her gece O seslerle Göğsümü parçalayarak bedenimi terk eden kabuslar doğurdum Uyudum Hayata Uyandım Rüyalara Öyle çok tekrarlarlandımki bu döngüde İkisinin arasındaki farkın olmadığı bir evrende uyanıp kalan aklımı da yitirdim O günden sonra Hiç uyudum mu Yoksa Uyanmayı başarabildim mi emin değilim Her şey kendi gerçekliğinden çıkmış gibiydi Karıştı bildiğimi düşündüğüm her bir doğru Aslında hiç uyumamış olmasına rağmen Rüyasında kendini uyanık gören birinin sakladığı gerçeklerdeki bir esrar perdesinin arkasındaki bilmezlere düştüm Düştüm Düştüm Öylece düştüm Sırtım topraktan bir milim bile kıpırdamadan Sonsuzluğa düştüm Öyle sert çakıldım ki yere Kalbim yerinden fırladı Ben de Yerinden fırlayan kalbimin boş bıraktığı yeri kimsesiz kalmış çiçeklere bağışladım İşte bu yüzden Ne zaman bir tomurcuk çiçeğe dursa Ya da dalında kurusa Göğsümden bir cenaze çıkmış gibi hıçkırıklara boğularak ağlarım Cana gelmek de Candan gitmek de zormuş dediler bana ama yalanmış İnanmak başıma bela oldu benim Her şey güzel olacak demelere inanıp olmadığını görmem arasındaki o kısacık zamanda İşte o zamanda ben her şeyi kaybettim Aslında İstedim inanmayı İstedim Hem de çok Ama Ne yapsam da Sonuç değişmedi Ben Gözlerime o lanet güneşi kabul ettiğimden beridir gün yüzü görmedim y... |
şiirsel başlayan anlatım sonra uzun uzun içini dökünce nesirden de nasibini almış birazcık diyim mi:)
"Ne zaman bir tomurcuk çiçeğe dursa
Ya da dalında kurusa
Göğsümden bir cenaze çıkmış gibi hıçkırıklara boğularak ağladım"
'ağladım' derken de bölümle çelişen, ters düşen v.s. bi zamanlama hatası mı var orda yoksa bana mı öyle geldi? 'ağlarım' dersen sanki daha uygun bir vurgulama olacak gibi...
sevgiler çokça.