Yalnızlığın İntiharıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Herkes için hiç kimseydi
Ta ki ölene kadar... bir yalnızlık yeşerdi güneşin ilk çığlıklarıyla yanmış kirpiklerinin ucundan koptu bir fırtına savruldu bütün kuşlar dağıldı sanki dört bir yana süzülüp gölgelerin içinden ölüm usulca dokununca yanağına ağladı hiç durmadan ağladı ama kimseler silmedi gözyaşlarını öylece aktı acısı izi kaldı sol yanında tohumundaki bir lanet gibi kuruttu yalnızlık damarlarını düştü kolları çırpınıp durdu çaresizce karanlıkta toplamaya çalıştıkça parçalanınca ellerinde umutları kanadı hiç durmadan kanadı ama kimseler kapatmadı yaralarını öylece süzüldü canı karışıp gitti toprağa dayanılmaz bir acıyla kesildi soluğu bıraktı kendini dipsiz bir boşluğa pislendi düşler gülüşler bitti son bakışı da yapışıp kalınca aynadaki boşluğa o yalnızlık sonunda aldı canını güneşin ilk çığlıklarıyla inledi hiç durmadan inledi kimseler duymayınca yine sesini dipsiz bir mezar kazıldı o kör olasıca yalnızlığın buz gibi koynunda |