0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
170
Okunma
BÖLÜM 16: Rusya’nın Saldırı Planı ve Zonguldak Çıkarması
Temmuz 2099’un son günleri. Türkiye, 50 tonluk altın konteynerini Merkez Bankası’nda tutma kararını vermiş, dünya devletlerinin bir haftalık ültimatomunu reddetmişti. Rusya, bu karara ilk tepki veren ülke oldu. Fırat’tan gelen ve 4,71 milyar dolar değerindeki altını ele geçirmek için harekete geçti. Rivayetteki “İnsanlar onun için birbiriyle öyle savaşır ki, her yüz kişiden doksan dokuzu ölür” sözü, gerçek olmaya bir adım daha yakındı.
Rus Savaş Planlama Birimi Toplantısı
Moskova’daki Kremlin’de, Rus Genelkurmay Başkanı General Ivan Petrov, askeri liderler ve strateji uzmanlarıyla gizli bir toplantı düzenledi. Dev ekran, Karadeniz haritasını ve Türkiye’nin savunma hatlarını gösteriyordu.
General Ivan Petrov:
“Yoldaşlar, Türkiye altını teslim etmeyi reddetti. 50 ton, 4,71 milyar dolar—bu hazine, ekonomimizi ayağa kaldırır. Ankara’daki Merkez Bankası’na ulaşmalıyız. Plan nedir?”
Donanma Komutanı Admiral Yuri Volkov:
“Karadeniz’den bir çıkarma yapmalıyız. Ankara’ya en yakın liman Zonguldak—270 km mesafede. Tüm savaş gemilerimizi—Kuznetsov uçak gemisi, Kirov sınıfı kruvazörler, Udaloy destroyeri ve destek filolarını—Zonguldak’a göndeririz. Limanı ele geçirir, kara birliklerini indiririz.”
Strateji Uzmanı Olga Kuznetsova:
“Zonguldak’tan Ankara’ya karayoluyla ilerlemek zor. Türk donanması ve kıyı savunması bizi bekliyor olacak. Ama hava desteğiyle—Su-57 jetleri ve Ka-52 helikopterleri—limanı hızla alabiliriz.”
General Ivan Petrov:
“Türkiye’nin deniz gücü ne durumda?”
İstihbarat Şefi Dmitry Sokolov:
“Türk donanmasında Ada sınıfı korvetler, Gabya sınıfı fırkateynler ve Yavuz sınıfı gemiler var. Ama sayıca üstünüz—40’a karşı 70 gemi. Yine de kıyıdan Atmacalar (anti-gemi füzeleri) fırlatabilirler. Riskli bir operasyon.”
Admiral Yuri Volkov:
“Risk alacağız. Plan şu: Gemiler Karadeniz’den tam hızla Zonguldak’a ilerleyecek. Hava desteğiyle Türk donanmasını batırıp limanı ele geçireceğiz. Ardından T-14 Armata tankları ve piyade, Ankara’ya yönelecek. Altın bizim olacak!”
General Ivan Petrov:
“Onaylandı. Operasyonun adı: Zolotoy Fırtına. Harekete geçin!”
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Tuzağı
Aynı saatlerde, Ankara’da Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) karargâhında alarm çalıyordu. Rus planları, casus uydular ve ajanlar aracılığıyla sızdırılmıştı.
MİT Başkanı:
“Sayın Genelkurmay Başkanım, Ruslar harekete geçti. Karadeniz’den Zonguldak’a çıkarma planlıyorlar. 70 savaş gemisi ve hava desteğiyle geliyorlar!”
Genelkurmay Başkanı:
“Zonguldak mı? Ankara’ya 270 km—altını almak için cesur bir hamle. Donanmamız hazır mı?”
MİT Strateji Uzmanı:
“40 gemimiz var, ama sayıca azız. Doğrudan çarpışsak kaybederiz. Tuzak kuralım: Gemilerimizi Karadeniz’de Kozlu limanında gizleyelim. Rus filosu Zonguldak’a yaklaştığında Atraca füzeleri ve Bayraktar TB3 SİHA’larla saldırırız. İki tarafı da yok ederiz!”
Genelkurmay Başkanı:
“Kabul. Kıyıdan füze bataryalarını hazırla. Donanmayı Karadeniz’in kuzeyine çek, Ruslar limana vardığında kapanı indiririz!”
Devlet Başkanı:
“Altın bizim kalacak. Rusları püskürtün!”
Menzil’den Gelen Çağrı
Menzil Köyü’nde, Hacı Osman ve birkaç Müslüman genç, altının fitne getirdiğini görüyordu. Köy meydanında toplanıp bir çağrı yaptılar.
Hacı Osman:
“Ey insanlar! Rivayet açık: ‘Fırat, altından bir dağı çıkarmadıkça kıyamet kopmaz. Her yüz kişiden doksan dokuzu ölür.’ Bu altın için savaşmayın, katılmayın! Fitne kapıda!”
Ahmet:
“Hacı amca haklı! Dünya altını istiyor, ama kan dökülecek. Kimse gitmesin!”
Ancak çağrı, köyün dışına yayılmadı. Televizyonlar savaş haberleriyle doluydu; kimse dinlemedi.
BÖLÜM 17: Zonguldak Deniz Savaşı: Gözyaşı ve Çelik
Ağustos 2099. Rusya, 50 tonluk altını Merkez Bankası’ndan almak için Karadeniz’den Zonguldak’a çıkarma planlıyordu. Rus donanması—70 gemiyle—tam güç ilerlerken, Türk donanması—40 gemiyle—MİT’in tuzağına hazırlanıyordu. Deniz, çelikten devlerin çarpışacağı bir arena olacaktı; ama bu savaş, sadece gemileri değil, aileleri ve dostlukları da batıracaktı.
Türk Askerlerin Son Kahvaltısı
Zonguldak’taki üste, savaş öncesi sabah. Deniz Yüzbaşı Kadir Yılmaz, evinde ailesiyle kahvaltıdaydı. Eşi Ayşe, oğlu Mert ve kızı Ela masadaydı. Zeytin, peynir ve çay kokusu evi doldurmuştu.
Ayşe:
“Kadir, bugün erken mi döneceksin? Mert’in ödevine yardım edecektin.”
Kadir Yılmaz:
“Dönerim, aşkım. Mert, matematikte yine beni mi geçeceksin?”
Mert (gülerek):
“Baba, sen gemileri yönet, ben sayıları!”
Ela:
“Baba, bana deniz hikayesi anlatır mısın akşam?”
Kadir Ela’nın saçını okşadı.
Kadir Yılmaz:
“En güzelini anlatırım, prensesim.”
Telefon çaldı. Acil çağrıydı. Kadir’in yüzü düştü.
Ayşe:
“Kadir… Gidiyor musun?”
Kadir Yılmaz:
“Görev… Hemen çıkmalıyım.”
Çocuklarını öptü, Ayşe’ye sarıldı. Kapıdan çıkarken dönüp baktı—bir daha dönemeyeceğini bilmeden.
Gemilerde Şakalaşmalar
Türk Gemisi - TCG Gediz (Fırkateyn):
Kadir, köprüde ekibiyle hazırdı. Genç teğmen Burak, telsizi kontrol ediyordu.
Burak:
“Yüzbaşı, Ruslar gelirse çay ikram edelim mi? Karadeniz’de üşümüşlerdir!”
Kadir Yılmaz:
“Burak, çay değil, top mermisi verelim! Ama önce şu radarı sıkı tut.”
Güvertede kahkahalar yükseldi. Mürettebat, gerilimi şakayla hafifletiyordu.
Rus Gemisi - RFS Admiral Kuznetsov (Uçak Gemisi):
Yarbay Sergei Popov, köprüde ekibine seslendi. Genç denizci Dmitri, dürbünle ufku tarıyordu.
Sergei Popov:
“Dmitri, Türkleri görürsen el salla! Altını alıp döneceğiz.”
Dmitri:
“Yarbayım, el sallamak yerine top atarım! Vodka hazır mı?”
Mürettebat güldü. Sergei, sert görünüşüne rağmen ekibinin enerjisini seviyordu.
Son Telefon Konuşmaları
Türk Tarafı - Kadir Yılmaz:
Zonguldak limanına varmadan, Kadir ailesini aradı.
Kadir Yılmaz:
“Ayşe, biraz yoğunluk var. Çocuklar uyudu mu?”
Ayşe:
“Uyumadılar, seni bekliyorlar. Mert ödevini bitirdi.”
Mert (arkadan):
“Baba, ne zaman geleceksin?”
Kadir Yılmaz:
“Yakında, oğlum… Ela’ya hikayeyi borçluyum, unutmadım.”
Gözleri doldu, ama sesini sağlam tuttu.
Rus Tarafı - Sergei Popov:
Sergei, gemide köşeye çekilip karısı Olga’yı aradı.
Sergei Popov:
“Olga, kızım nasıl? Sana çiçek alacağım demiştim.”
Olga:
“Nina iyi, seni soruyor. Çiçekleri bahçeye dikeriz, dön de…”
Nina (arkadan):
“Baba, masal okuyacak mısın?”
Sergei Popov:
“Okuyacağım, prensesim… Dönünce.”
Sesi çatladı, ama kendini topladı.
Rus filosu, Karadeniz’den Zonguldak’a yaklaştı. Zonguldak ufukta belirdi. Rus filosu, tam güçle limana yaklaştı. Türk donanması, gizlenmiş halde pusuda bekliyordu.
“Zonguldak ufukta! Türk gemileri görünmüyor—limana tam hız!”
Türk Donanma Komutanı:
“Rus filosu 50 km mesafede. Atmacaları hazırla, SİHA’lar havalan!”
Rus gemileri limana vardığında, Türk kapanı devreye girdi. Atmaca füzeleri kıyıdan fırladı, Bayraktar TB3’ler gökyüzünden bombalar yağdırdı. Rus jetleri karşılık verdi; deniz bir anda savaş alanına döndü.
Sergei Popov:
“Birlik, ateş pozisyonuna! Türk gemilerini batırın—liman bizim!”
RFS Kirov’dan ilk salvo geldi: 3M-54 Kalibr füzeleri, TCG Gediz’e kilitlendi. Deniz köpürdü; füzeler suyun üstünde iz bıraktı.
Kadir Yılmaz:
“Karşı önlem! Atmaca füzeleri ateş—hedef Kuznetsov! Burak, top başı!”
TCG Gediz, Atmaca’larla karşılık verdi. Füzeler, Kuznetsov’un güvertesine çarptı; patlama, gökyüzünü kızıla boyadı. Rus destroyeri Udaloy, torpidolarını fırlattı.
Burak:
“Yüzbaşı, torpido geliyor! Sancak 30 derece!”
Gemi keskin manevra yaptı, ama torpido yan gemiyi—TCG Yavuz’u—vurdu. Yavuz ikiye ayrıldı; mürettebat denize döküldü.
Kadir Yılmaz:
“Yavuz battı! Tüm toplar ateş—onları durduracağız!”
Gediz’in 76 mm topları gürledi. Mermiler, Udaloy’u deldi; gemi alevler içinde yan yattı. Rus jetleri, Su-33’ler, Kuznetsov’dan havalandı; Türk SİHA’lar karşılık verdi.
Sergei Popov:
“Jetler, Türk gemilerine dalış! Altını alacağız!”
Su-33’ler, roket yağdırdı. TCG Ada, patlamayla sarsıldı; güverte çöktü. Kadir, telsize bağırdı:
Kadir Yılmaz:
“Bayraktar TB3’ler, jetleri vurun! Limanı tutacağız!”
SİHA’lar, bir Su-33’ü düşürdü; ama ikinci jet, Gediz’e bir bomba bıraktı. Patlama, Kadir’i köprüden savurdu.
Kadir Yılmaz:
“Mert… Ela… Ayşe…”
Gemi yan yattı; Kadir suya gömüldü. Sergei’nin Kuznetsov’u da Atmaca’larla vuruldu; gemi batmaya başladı.
Sergei Popov:
“Nina… Özür dilerim…”
Kuznetsov’un son salvoları, Türk korvetlerini batırdı. Deniz, enkaz ve cesetlerle doldu. %99 kayıp, rivayeti doğruladı. Gemiler birbirini batırdı. Rus filosundan 70 gemi, Türk filosundan 40 gemi—hiçbiri sağlam kalmadı. Zonguldak limanı, enkazla doldu; Karadeniz kan ve alevle kaplandı.
Savaşın Ardından
Zonguldak sahili, duman ve enkazla kaplandı. Ayşe, çocuklarıyla evde haber beklerken, Mert sessizce:
Mert:
“Baba ödevime yardım edecekti…”
Ela ağladı:
“Hikayemi kim anlatacak?”
Moskova’da, Olga ve Nina, Sergei’nin dönüşünü boşuna bekledi. Altın, Merkez Bankası’nda kaldı, ama Zonguldak’ta kan ve gözyaşı kazandı.
Terminus’tan Carter:
“Fitne gemileri batırdı… Kadir, Sergei… Ne için?”
MİT Başkanı:
“Plan işe yaradı, ama bedeli ağır. İki tarafın donanması imha oldu. %99 kayıp—rivayet gerçekleşti!”
Genelkurmay Başkanı:
“Zonguldak’ta çıkarma yapamazlar artık. Altın hâlâ bizim!”
Rivayetin Gerçekleşmesi
Savaşta, Türk ve Rus deniz güçlerinden toplam 10.000 asker vardı. Sadece 100’ü kurtuldu—%1. Her biri, “Belki ben kurtulurum” diye düşünmüştü, ama rivayet haklı çıkmıştı. Menzil’deki çağrı duyulmamış, fitne Karadeniz’i yutmuştu.
Hacı Osman:
“Dedim size… Altın, kan getirdi. %99 öldü, dünya hâlâ susmadı.”
Terminus ekibi, uzaktan izlerken şaşkındı.
Capt. John Carter:
“Altın, Dünya’yı kaosa sürüklüyor. Rivayet gerçek oldu—biz Mars’ta kalmalıyız.”
Altın, Merkez Bankası’nda kalsa da, savaşın ilk dalgası bitmişti. Ancak Rusya pes etmemişti; diğer devletler de harekete geçecekti. Fitne, büyüyerek devam ediyordu.
11. SEZON DEVAM EDECEK...
5.0
100% (1)