1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
58
Okunma
Başınız hep dumanlı, görünmüyor sislerden,
Yoruldum şehirlerden, gürültüden, seslerden,
Kederleri yüklendim, beni sayın küslerden;
Kullara darılmışım, kaçıp geldim hür dağlar,
Bu can sılada ağyar, gurbet elde yâr ağlar.
Kirlenmemiş doğaya, iltica ediyorum,
Bir tutam huzur için, bedelse ödüyorum,
Çamların kokusuna, ruhumu adıyorum;
Yolları küremişim, açıp geldim kar dağlar,
Beni yıldırmaz çığlar, gurbet elde yâr ağlar.
Cemreler düşünce mi, coşuyor şelaleler?
Bahtıma düşse belki, çöker dertten kaleler,
Kardelenler, sümbüller, açmış renk renk laleler;
Güllere vurulmuşum, göçüp geldim kır, dağlar,
Gönlüm köpürüp çağlar, gurbet elde yâr ağlar.
Gömülürken sulara, leyleğin bacakları,
Uçarken kelebekler ve uğur böcekleri,
Gülümserken göllerde, nilüfer çiçekleri;
Sallara serilmişim, geçip geldim zor dağlar,
Bu can karalar bağlar, gurbet elde yâr ağlar.
Şu yaralı bedenim, her cefayla yaşardı,
Dilberin gözyaşları, tüm sabrımı taşırdı,
Farz edin bir toz idim, fırtınalar aşırdı;
Yellere karılmışım, uçup geldim sır dağlar,
Hasret sinemi dağlar, gurbet elde yâr ağlar.
Bağrınızı açtınız, yakarken bizi firak,
Dönmez ise çok yazık, yutacak kara toprak,
Beklediğim günleri, takvimden yaprak yaprak;
Yıllara kırılmışım, biçip geldim mor dağlar,
Kader örmüş tor ağlar, gurbet elde yâr ağlar.
14.03.2025
Muhittin Alaca
5.0
100% (1)