Na tamam
hep mi eksiğim çıktığım yola
aşka ve sana... uyurken dünya ben ağlıyorum aleme alemim ya âh! sevdam kalbime Araf dağlar misali sırtımda kambur acısı... ..gece çıkan kasırgayla kaburgalarımın üstüne oturmuş yumruk ağrısı geçmeyen Ağrı’ma ağlasam hıçkıra hıçkıra gurbet içime çekilen kılıç sılaya ağıt doğduğum güne isyan! bitmeyen zemherinin içli içli ağlayan çıplak ayaklı çocuğu, göğsümde büyüyen yalnızlık zihnimi kemiren varoluş sorgusu ve yar çıkmazı âh, șu gölgeler inler cinler toplanmıș geldiği gibi tasını tarağını toplayıp gitmiyorlar sevgili sevgilim, hiç yoktan bir sevinç değip yarama sızlatıyor şair dilinin kıvraklığında inandırılmışken aşka kayıp gidiyor gamzelerimde yağmur ve șımartılmamıș çocukluğum âh, bu rüyaların azizliği beni sana aciz kılan anılar kadar suçlu karanlığın koyusunda şafağın söküğündeyim Kafka’nın Milena’ya son mektubu kadar kayıbım kendime ki; kayıtsız dünyaya nazım geçmiyor Nazım’a yüreğine sığdırdığı sevdalar kadar inanıyorum işte aşka ve sana! sude nur haylazca |