Dinle karanlığıGöğe sarmalı gecenin belikli yıldızlarına kapat gözlerini.. Dinle karanlığı Üzerime giydiğim mavinin kendime çarpan deli sesinde Roma’nsı şehri taşıyor uzayan dalgınlığı,elimde.. Kartopu oynayan çocuğun içinden geçiyorum uyandırmak için seni Sadece bir mum mu üşüyor saçımın yalnızlığına.. Üşüyerek ölmeyecektim Dudağımda papatya dokunuşlu zaman dilimi Bastırılmış yaraların yangın yüzlü tonu Gölgemdeki pencerenden seyrediyorum Zeytin başlı inancın kanayan kalabalığını Nasıl da çoğuz Suretimizde kelebek çığlıkları Masum gül suskunluğu.. Masalın ellerini dilimin altındaki sır’la koruyorum Uykusuzluğum yazmaya başladığında Sırtımı yasladığım duvar Karanlık oda Sökülüyor sözcüklerinden Gecenin kaçıncı gözyaşında Kaç giz kokusu Sesinin bahçesine düşen çocuklarla dönüyorum Bakışlarındaki aralığı kaçıp ruhumun ortasına.. Dinle karanlığı Üzerime giydiğim mavinin kendime çarpan deli sesinde.. Eyy gözümün kıyısına gurbet düşüren zaman Sırası mıydı kendimi saklamanın kuytulara |