Yaşamakavuç içi kadar bir şeydi hayatın sev deyişi, yüreğimin duyuşu öylesine büyüttüm omuzlarımda onu bir yarış atı kişnedi tenha arazimde şiirden bir taht kurdu en baştan sonuna dek çizmek için sahnede gülen insan yüzünü bahçesinde açtı en güzel yediveren gülleri güzün solsa da yüzü yazı özlemle bekledi bir mayıs salıncağında kurdu en güzel düşleri de öfkesi silemedi yalancı taht sahiplerini köle edemedi hiç kimse bir tümceyi buyrukla kelepçesi olamazdı gerçek sözlerin ışıktı ona uzanan ellere söndürülmek istense de sürekli sinekler vızıldar sonra çeker giderdi tertemiz tepelerden çıkıp gelen suydu kirletemezdi hiç bir ayak, sürekli değişeni bakışları dokunduğu kadar duruşu dik güzellikte bir yontu değildi oysa insan gözleri kovamazdın yanından bu canlı Afrodit’i uzanırdı elleri kararttığında yüzünü güneş yaşamak sevdası yansırdı en ıssız yüzüne bize oynayamazdı kalbimiz, duymadığımız bir oyunu el çekmezdik sona ermeden yol yaşamaktı... 27. 12. 2019 / Nazik Gülünay |