Pessoa’yı vurdular biliyor muydun ? Tam da aşk makamında/n Şiirden hallice kurşunlar sürdüler namlularına Kurşunlar ki kimin soluğunu kestiğine aldırmaz gözleri bağlanınca Ellerini bağlatmadı ucuz cümle kokanlara ve direnmedi gölgesinden kısalara Razıymış gibiydi sanki kurşunlarla yatmaya sahi sen şiirlerin ellerini ve gözlerini neden bağlıyorsun Lelia ? Vurulmasaydı bile zaten delirecekti Her şair gibi biraz meyilliydi Söylemişti çünkü bir ara hatırlıyorum “Ölü gibiyim” demişti “unuttuğumdan beri ilk buluşmada bir kadının saçlarını düzeltmedeki acemiliğini ve ilk kez uçacak kuş misali masadaki tedirgin halini …”
Pessoa’yı vurdular biliyor muydun ? Tam da beklediği taraftan ama ummadığı bir zamanda Simsiyah bir yağmur yağdı o gün Gökyüzü biraz küf(ür)lüydü Çokça üzgün … Kimse sormadı bitirmiş miydi dilinde evirip çevirdiği son şiirini son kadehini Sormadı kimse nasıl ölmek istediğini Gazete kağıdı ile örttüler üzerini alelacele - günü geçmiş bir gazete - Bir çocuğun ve kan görünce bayılan bir kadının ağızlarından sökülüp alınan çığlıklarla yapılmış iri puntolu harflerden manşet vardı üzerinde Pessoa da çığlık attı biliyor muydun ? İlki doğduğunda diğeri kendisini vuran eli gördüğünde Kimse sormadı taş sektirmeyi sevdiği denizle siyah tüylü kedisiyle aşınmış kalemiyle vedalaşıp vedalaşmadığını Belki de umursamıyorlardı son güldüğü anı hatırlıyor muydu ? Hava bulutluyken mi bulutsuzken mi daha güzel ağlıyordu ? Saati var mıydı ? Ölümü kaça kurmuştu ? Okurken satırların altını çizer miydi ? Elveda deyip giden bir sevdiği olmuş mu ?
Pessoa’yı bir tabutun dişleri arasında götürdüler biliyor muydun ? Var mıydı arkasından el sallayan karanfil atan gözyaşı döken göremedim yumruklarımı sıkmaktan Sadece küçücük harflerle bir son dakika haberi geçti ekranın altından “ O artık aramızda değil bir daha şiir dökülmeyecek yaralarından “
Pessoa’yı vurdular biliyor muydun ? Tabi ki biliyorsun Lelia Çünkü sen vurdun ! ( idam mangasının en başındaydın sen ve titremeyen parmakların ) Hadi şimdi Pessoa’yı çıkar da o tabuttan beni koy yerine ve Râzıydı yaz mezar taşının göğsüne Yattığım yeri de söyleme sakın ne gölgeme ne şiirlerime Yoksa taşlar seni Ebabiller girerek düşlerine ...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.