kavuştur beni kendine...
suların döküldüğü havza gözlerim
dağların arasından kıvrılıp gittiğim Fırat ile Dicle arasında bükülürüm gönüllere uzanan bir köprü lisanıyla gece mavisi örterken kayaları çırpındıkça dalgalanırım yüzüm balçıklı çamura batar sonra seni düşünürüm kış buğusunu sıcak çayda siler bakışın sesler, tütün kokusu, çamura ve kımıldayışlara ayazla işler gece... sabahın fecrinde kanatlanır kuşlarım muhabbetin şarkında riya’dan uzak... bütün unutulmuşluğa, baskıya inat... çıkarsız sevmelere açılır gönül kapıları... şu gördüğüm, ölemediğim dünya unutulduğum tüm anlara and’olsun ki... o tapılası gözlerine bir bu yakadan, bir öteki yakadan bakadururum suların kıvrımıyla... zaman tümseğinde uzun eşek insanlık tecrit edilmiş kalabalık köhnegahında özlemini içselleştiren bir sızı var içimde seni anlatmayan lisanım kelepçede lügatım sürgün bu coğrafyadan nasıl söylesem... bir teber budarken özlemleri dilimden Anadolu gibi; öksüzüm, yasaklıyım sana... solgun bakışlarımın arasında bir tırpan biçer boynumu ah... gördüğüm tüm rüyaları sana yoran şu telaşlı duygum önce uyanır gibi, sonra ölür gibi oluyorum... iki aranın o çıkmaz deresi ruhuma tebelleş sızı, özlemin kalbime dipçik çeker cunta yokluğun sonra uyuşur bedenim... uyur muyum, ölür müyüm bilmem... ya doğan güneş... ya sarı ay... ya sevdiğim... yurdumun tüm inançlarıyla solumdaki boşluktan öptüğüm ya aminlediğim dua... seherin aziz divanı zülüfleri ihvan’ım elini uzat, kavuştur beni kendine... |
Yüreğine emeğine sağlık usta
_________________________________________Selamlar