H'ar gibi
Akşamın şeminde meylenmiş beste gibi
Bir saba makamıyla ezgiden dökülürsün Gönlümün teline mızrâbın ucu gibi Bir buse vurumuyla divânı hey eylersin Afâkın nâr-ı firâk çıkılmaz yokuş gibi Sırtımın kamburunda halaylara durursun Yokluğunu sağarken gözlerim Yâkûb gibi Heybeti edân ile gönlümü vay edersin Deruhte buyur desem Mevlana, Yunus gibi Acep deyip fikrimi şüphede hay edersin Bir çobanın ağzında üflensem kaval gibi Vahşi bir kurt misali sürümü katledersin Minareler ucuna takılsam âlem gibi Ezânları susturup inancımdan vurursun Meydana dökülsem Uhud’da Hamza gibi Bir Hind-u nefretiyle ciğerimi sökersin Sana çıkan yollarım herhâlde gülşen gibi Bir gelişin olsun ki Mahşer-i Kübrâ gibi Elbet sana çıkacaktır yedi kapıdan biri Sırâtı geçemezsem yak beni diri diri Şehâdet-i hüdayım Muhammed aşkı gibi Gözlerine cüdayım Şam’a sürgün Zerr gibi Zapt eylerim bu nefsi secdede Ali gibi Şaşar isem yolumdan öleyim Nemrud gibi |
Hep güzel kaleminiz!