Herkesin geçtiğiherkesin geçtiği o yoldan geçerdim uzun ince miydi yoksa geniş, kısa adımlı yılları çivilediğim geride bir dizi bıraktığım zaman tutsak eviymiş önünden umarsız geçtiğim çevresi kalın duvarlarla örülü yer önünde askerler nöbet tutardı sanırım kaçmasın diye nazım hikmet’ler sonra gördüm yattığı yeri ortaya kurulmuş eski sac sobayı pencere önündeki küçük masayı duvardaki rafda dizili çay bardaklarını içim katmerli acılarla doldu deniz gezmiş’ler için kurulmuş darağacının önünde karanlık hücrelerden yükselen diri ahlar duydum boğazıma düğümlendi karanlık tek kişilik zulümhaneler . daha ben çocuktum başını mahalle hocalarının örttüğü çöp adama kefen giydiren .yaşamaktı gerçeğim nerden bilirdim yaşamı kimler öldürür! nasıl inerdim daracık merdivenlerden balık kız diye yakalardı erkekler bırakıp atarlardı sokağın ortasına kızları bilmezlerdi o atılan insanlık çürürdü kuytu izbesinde yolumun düşürmek istemezdim elimden gülüşümü sıkı sıkı tutardım sen sahibi oldum daha sonra masalını yazdığım eteğimi havalara uçuran bilmezdim hayat nereye kadar taşır incecik düşlerimi nerde koyar mezara ölünce sevenler. sürekli elimde taşıdığım çiçekleri düşürürdü gelinciğimin yapraklarını hayatı dünden gömenler gezerim yaşadım diye hiç eksilmez tutsaklar kalın duvarlar ardında duyulur iniltisi halkın!.. 30. 01. 2015 düzenleme: 02. 08. 2019 / Nazik Gülünay |
Yüce yürekten yine çok duygulu bir şiir dile gelmiş…
Şiiri çok çok sevdim…
...................................... Saygı ve selamla..