Roji
sağı, ayyuka duygulara saklambaç bahçesi
solu, ihtirasları söbeleyen şehvet kulesi başında kelebekler ordusu bazen deli toylak, bazen epey hoyrattır Roji hercai duyguların dere ağzı düşleri Roji şirin ama seri katildir dişlediği dikiş tutmaz zincirler gem niyetine vurulsun ağzına bel ki dizginler seri cinayetlerini epey cünha, fazla zivircik Roji yeşil eteklerinde hiciv rüzgarları kelpeten yutkunması gibi ellerin ve çekiçle martı kovalayacak kadar delisin Rocco, kıvamında bir çay getir Roji fazlasıyla sinirli Rocco tam bir it… çayla birlikte yirminci gün kuralını “sakla samanı gelir zamanı” diye masaya koyuyor bekle, tabii ki geleceğim keser sapına doğru döndü orak biçmez artık ekini Roji huylandı, üstelik endişeli bir filmin korku sahnesinde kesik parmaklardan kolye yapıldığını görmüştüm sonrasını en iyisi anlatmayayım Roji anladı demek istediğimi Rocco kanatlı planör, Roji “kara üzüm habbesi” tünellerde Roji eğlencesi garlar şalvarlı farfara terlik tabanında darbuka sesleri sanırsın gondolda go go şöleni sığırcıklar göçüne kelebek süvarisi kuş sesleri, Roji’de dalin keyfi dere ağzı, şömine ateşi ve çay demliği hepsini es geçtim, onlar bahane ikinci katın dip köşesini anlat Roji biraz cilveli, epey işveli neyse sırrımız ladese kalsın ne de olsa sırdaşız değil mi? Roji gülüyor, şiir bitti. |
-Bu huzur hiç bitmesin.
ve şair ölür (roji acımıyor)
Güzel satırlar kalemin dert görmesin.