içeriiçeri düştüğünde oyunlar Kapısı kapanan evler Ejderhalar Kırmızı çizgiler Ve Korkular Azaltarak büyümenin giz koynunda Ya da Kızgın avuçlarımın sabaha soğuyan efsununa Kendime seçilmişe ruhumu göçüp Yeniden doğuma koklamalıyım Şu denizin tuzunu.. Kaç tarih daha geçerse geçsin Masalı sinmiş pencere göğsüm Kulesinden Nehirlere kadar uzanan Ne kadar varsam Kendim için suladığım tohumun yaşını uzuyorum Tekmeleyip kapıları hayatın çarkında Sana geliyorum.. Devam ediyorum içimden dışıma Parçalayarak ve çoğaltarak Yürümeyi.. Bir yerdeyiz Kırıldığımızda değişen bir yerlere Bilye yaşında çocuğu hayallerimin rengiyle süsleyip Ayakları sallanan gölgeleri aklıma geçirip Kanat takmak var ya baharlara.. Uzun bir yol gibi saçlarımı tara sevgilim Yağmura,güneşe ve her zamana ikiZ yalnızlığı kullanarak karanlığı yırtıyorum Bir secdede.. Kendimi arayan denizim Ruhunun köpüğünde.. Erbabı değilim bu sokakların Hep bir asılan ağaçlar Parmaklarını saydığım kaç dal parçası düşlerin Yalnayak fırlayıp umudun tetiğine Kıyamet kadar gökyüzü kuruyorum Bütün duvarları yıksam ne olur. içeri Daha da içeri. Çatallanan susmaların şairidir ellerin Ellerin ki Çıksın suretler Ve gelsin bir çocuk pencereme Üşüyor Üşüyoruz Kıvrılan Islığın telaşında yaralı kuşlar gibi Ağır aksak adımlara gülmemeli yollar Biraz daha büyümeli Olgunluğa erişen münzevi sukuta Ki, Yazgısında saklı şehir ve Aşk.. içeriye düştü rüzgar Rüzgarlardan daha güçlüyüz sevgilim Aldırma tara saçlarımı ... |