inkârve ben gölgesine küs bir incir ağacının meyvesini inkâr eden günahkâr yaprağıyım mecâlim yok uzun yolculuklara çöl fırtınasına tutulmuş yorgun bir atın gözyaşlarının ağırlığı var üzerimde yaralı kentlerden geçtim her köşe başında yapma çiçeklerin satıldığı insanların hınca hınç koşuşturup bir bilinmeze yürüdüğü caddelerden dev aynalarda küçülen insanları gördüm zaten kendilerine ait değildi sahip oldukları hiçbir şey annemden öğrenmiştim aşkın yarasını onaran bir tabip olduğunu râm eyledim kulaklarımda tekrarlayan sözlerine ateşler yaktım nehir kenarlarında iniltilerini duydum çakıl taşlarının çıktığım hayat yolculuğunda bir bahara aldandım bir de aşka belki bu defa umuduyla koleksiyon yaptım kozasında intihar eden kelebek kanatlarından belki bir mezcuptum heybesinde sevgiden başka katığı olmayan kimseye göstermediğim yaralarım oldu benim üstünü yaldızlı giysilerle ördüğüm içerimde kördüğüm anladım -insan insanın cehennemiymiş,cennet süsü verilmiş- ... Necat Uslu |