Hükmüdar
Göğü delişmen bir bulut yalnız bıraktı
Yağmur bekliyorduk, acı yağdı Bir hainlik vardı çiçeklerde Toprakta derin bir fırtına uyurken Sonra aldı başını gitti kuşlar Dağların kalbinde müphem bir isyan Nehrin göğsü karardıkça karardı Sütten kesilmiş bebelere acımadan Bir kıyımın ortasına savurdu insanı Zalim hükümdar. Nazikçe taranmış saçlara kan bulaşmış Nazikçe büyütülmüş yüreklere Yorgun düşmüş gözlerim gecenin deminde Yüzümü arayıp duruyorum Soruyorum siyaha beyazın adresini Kurşundan daha ağır ve cehennemden daha sıcak Sakin bir babanın suskunluğuyum şimdi Ağzımda kalibresiz küfürler Duyuyor mu beni diye fısıldıyorum ölülere Duyuyor mu beni o zalim hükmüdar. Karanlık, sis ve açlık Özeti gibi insan olmanın Coğrafyasının hakkını vermemişlerin ekmeği Bütün katillerin boynunda keleş Kan, gözyaşı ve ölüm Son sözü gibi Tanrının Ve uyuyor göğsünde anasının emek Öfkeden kırılırcasına sürgün yemiş aşk Hiçbir güzel şey kalmamış Bağıra bağıra yaşıyorum fukaralığını vicdanın Soruyorum duymuyor beni Soruyorum, dinlemiyor zalim hükmüdar. Nedim KARDAŞ |
Bağıra bağıra yaşıyorum fukaralığını vicdanın
Soruyorum duymuyor beni
Soruyorum, dinlemiyor zalim hükmüdar.
çok anlamlı ve çok etkileyici bir şiir değerli şair, kutluyorum kaleminizi, saygılarla