salıncakgittiğin şehrin salıncaklarından uçuyorum taa oraya kadar... eteklerimden dökülen güneşi topla giriyorum Mavi atlarla gözlerinin aşk şehrine ince fısıltının Kerem`ine benzeyen düşlerle dalgın dalgın ısırıyorum elmayı toprak uyanıyor karanlığa şarkı söylerken gecenin kalınca duvarlarından aşkın alın terinde gözyaşlarım hayal kurduğun camın kıyısında nasıl bir heyecan damla damla süzülen çiçek açar ağaçlar mısralardan sonra düşlerime/ düşlerden sonra kendime uyan... sen illede varsın sağına soluna döndüğün kadının içinde susmayı beceremeyen ateş konuşurken kalbimde sevmek diye bir şey var tutma beni düşerken özlem havuzuna gökyüzüne çıkmak için kurulan merdivende görebiliyorum seni varlığın hiç bir dilde eskimiyor elini uzat çocuk gülüşleri tokmaklıyor kapını ahh her yerim her yanlarımla üşüyor kelebek kanatlarıyla doğruluyorum sabaha... içimden sen geçen çocukluğunu bulup büyüyorum ve artık sormuyorum pencere önünde oyuncağımı beklerken çocukluğumu nereye koyduğunu Babam`a açık mavi bir yıldız gibi gülümse... sana bakmak o ağaçla yan yana olmak saçımı örmek bana iyi geliyor gün bitiyor yaprak uyuyor sessizce uzanan dudağında perde perde açılıyor duygularım ruhumun en derin halleri bahsediyor mu beni /sana bugün ikimize de bahar bulutlar geçse de başımızdan haykıracak sesim var aç kulaklarını sana geldim |
Ne içten ne candan şairem yüreğinize sağlık .