"ah benim çabasız yok edilişlerim..."buhurdan yükselen duman, gözler yanık. yağsa suç yağmasa ayıp bir yağmur, dışarıda yazdan kalamamış gün. içeride boğuk boğuk bekleyişlerim, ah benim pervasız pay edilişlerim... "ey fecir vaktinde cenk ettiğim gözlerim, hattat kalem kırmış uykuyu neyleyim.." kundakla kefen arası bir ömür bildiğin, iblise yakalanmadan koşmak günahsızlığa. kibrit çöpü kadar yaklaşmak dudaklarına, tek nefeste üflenmek boşluğa. izmarit dibine arkadaş gönderilişlerim, ah benim vefasız alay edilişlerim... "başkaları görmesin diye sakladığın yerde mi unuttun beni. yoksa unuturum dediğin yere mi gizledin..?" öldüğümü anlamak için mezar arayışları, sol yanımdan bi haber el ele tutuşmalar. bin kere söylemeye bin bir cevaplar, sussam yanarım susmasam kanar... bitmedi tıkalı burnumdan nefes dilenişlerim, ah benim defasız kolay terkedilişlerim... zehirlenmiş rüyalarım aynı günün mateminde, bıçak kesiği sevmelere aldanmış günlerim. kızıl müebbetlere sürgün sevişmelere, infazı ertelenmiş sabıkalı ihanetlere, çırıl çıplak yüreğimi kuşandım... işte bu yüzden ! sana sustuğum sözleri şiirlere devredişlerim ah benim cakasız vay deyilişlerim... "çıkmaz sokağın başında bırakıp beni, yolun açık olsun demek gibi bir şeydi senin ki.." oysa ben ! idam fermanımın altına Allah kurtarsın, yazarsın diye ummuştum... "ah benim çabasız yok edilişlerim..." İsmail Yılmaz |
unuttun beni.
Yoksa unuturum dediğin yere mi gizledin..?"
Her satır sonu diğer satıra heycanla götürdü. Güzeldi gerçekten. Kutlarım ! Dilerim kaleminiz her daim aynı heyecanla dökülsün .