bilmez miyimüşümenin vakti geldiğinde ya da geç kalmanın tedirginliğinde yani her şeyin en sonunda ince ince gezinirken kış ayağımda güneşin tadı... göz atıyorum inanmış elle kök salan gözlerine/ duvarda yatan yorgun çiçeğe/ ve saçlarımdaki bir tutam başağa/ bilgisiz ağaç gibi durduğuma bakma ısırılmış elma`nın kıyısında anlam... ey sabır yüklü toprak yağmur uysallığında seni tutan ne varsa dirilt pencere kenarında uyuşmalar tenime batan ki kanatlarında müjde kuşları yeşilin serinliği... yüzümün ülkesinde kaybolmuş çocuğum biraz daha yavaş uç kelebek kapıldığım gülüşler pır...pır... kuytu yerlerde sevdaya aç yaşamak ben bu kadar değilim durdukça ölü zaman atlar koşar yalnızlık orman dolusu... bilmez miyim plağı başa aldıkça sesini bilmez miyim parmaklarını birbirine geçirip başının arkasına koyduğunu ve dönerek dağıldığını... hüzün saati dondu simsiyah gecenin onlar gemiye binip gittiler yola çıkmalıyım yüzümdeki sular mızrak boyu gölgelerin yüksekliğince. yakmayın ayaklarımı masum gidişlerimi yolların... içimde kıpırdanırken İstanbul bu kuşlar seni yaşatmak için var avuç içlerimde bakmalar koy elini elimin üstüne köy`ün toprağı kadar eskiyelim. |
Çok çok Beğendim...
........................................... Saygı ve Selamlar.