BABAM
başında şapkası gönlü yaraydı
cebi, gözü bol şalvarı karaydı içine bir girsen koca saraydı mazlumun yanında dururdu babam gözleri nemlenir bir tütün sarar savurur dumanı içini yakar ansızım bir garip rüyaya dalar rüyalar içinde uyurdu babam geçmişte ne varsa serer harmana sarılır dertler içinde dermana sonra ellerini açar semaya bir duayla huzur bulurdu babam ayakta dursa ağrırdı dizleri belli ki yormuş geçmişin izleri fazla konuşsa titrerdi sözleri aşılmaz dağların kurt’uydu babam bir dokunsan ah içinde ah çıkar kim olsa dayanamaz buna bıkar neler yaşamış ki yüz yıllık çınar ana vatanın bir yurduydu babam görmüş geçirmiş geçsede asır çalışmış didinmiş elleri nasır yüreği yufkadır dostuna bir sır geçilmez kalenin suruydu babam o nasıl diye soracaksan eğer eş dost hiç farketmez herkes sever hep kendi halinde yaşayıp gider böyle yaşamaktan mutluydu babam |