Tanrı'm -2-yeşillikler içinde mis kokulu cennet yazardı bir levha asılsaydı giriş kapısında beklerdi melekler insanın insanı bulduğu yerdi sana yürürdü küçük ayaklarımız büyüklüğün lütfunda biz küçüldükçe dar bir kovukta bir çeşme ararken dağ başlarında yol açardın sevgi elinle genişlerdi dar gömleğimiz büyürdü küçük pencerelerimiz taşırdık ağırlığımızı Mecnun’un aradığı gibi Leyla’sını kayıp aşkı arardık o yere atılmış ekmek kırığı gibi beklerdi elini uzatacak olanı çocuk bakışını unutmayanlar verirdi bir lokmanın hakkını ince bir su akardı çöl ortasında öncesinde neydik düşündük nasıl geçtik onca bulanık sellerden yalnız biz vardık elimizde kırık dökük yıkık minare kendi kendini onarmaya çalışan toplardık altta kalan ışığı.. kan pıhtısından bir can yaratmak seni lütfundu neyimize idi bize öğünmek yine de genişletmeye çalışırdık sevgisizliğin bunalttığı o dar karanlık odayı.. üstümüzde gölgeydi sevgin.. 10. 06. 2017 / Nazik Gülünay |
Can olur evre, evre
Kendine yazı yazan
İster yan ister gevre
Delik dar gelecekse
Aklından çelecekse
Aldırma candan sarıl
Yürekten gülecekse
Dağlayacaksa seni
Duyacaksa buseni
Gerisi fasa fiso
Güne tutar enseni
Öncesinden üşürür
Ne şaşar ne şaşırır
Aklınca bir kıvılcım
Sonrasında düşürür