YARBAY SONGÜL YAKUT-KAYISI AĞAÇLARININ AĞIDI
çöl fırtınalarıyla gelirdi yaz kuytu koyaklara
bir hudut yalnızlığı uyluklarımızda nöbetteydi bekliyordu sınır boylarının yalnızlığını bir kadın ilk şafakta menekşe gözleriyle yağmura tutulmuş serçeler gibi güneşe yoruyordu hep düşlerini kadınların ağıtlarına yıldızların kalabalığı ekleniyordu bülbül gül bahçelerinde figanda uçurtması tellere takılan çocuklara bundan gayrı ne sorulur ört üstüme ört üstüme diyor vatan toprağını bir kayısı ağacı güller bitecek güller ağıtlı kadınların gül dokunaklı gözyaşlarında parlayan kılıçları çocukların ellerinden alacağım sen dağların güney yamaçlarında güneşe bakan sürgünler veren kayısı ağacı toprağın dili gibisin şimdi hıçkıran bir ağıtsın anaların yüreklerinde teller ölümcül teller yüksek gerilim kuşlar konmayacak artık gül derleyen ellerinin yumuşaklığına çilli kayısılar olunca dönecektin evine teller teller koyu uykularda kuşların çığlığı bir haziran akşamında anne kokularına gül saran çocuklar gülemeyecek artık güneşin karşısında kayısı dokuyan çocuklar gelin sizi sarayım kayısı ağaçlarının sapsarı yalnızlığına toprağına süreyim gönlümün çağlayanlar gibi akan ağıtlarını yüksek dağlarda takılı kaldı umudun ateşler yaktın karanlıklara koyulaştı gitgide bir ülkenin uykusu esridi güller haziran bahçelerinde yankından yitik avazlar doğuyor şen değil artık obamız gitmek gitmek istiyorum sürgün veren kayısı ağaçlarına kuşlar tellerde vurulacaklarını bilmeden çiçeklendi dağların güneş gören güney yamaçlarında kayısı ağacı çilli kayısılar dorukları tuttu çağırınca ölüm menekşe gözlü yar kayısı ağaçları bugün düştü toprağa pınarlardan içtiğim sular saklar gözyaşlarımı uçurtması tellere takılan çocuklar kayısı ağaçlarına ne söylerim şimdi gömün gülleri baykuş çığlıkları geceyi yırtarken gömün kayısı kokan annelerin koynuna elbet güneşe bakacak dağların güney yamaçlarında kayısı ağaçları kayısı çiçeklerini bilir misin çocuğum ne söylerler çığlığa çığlığa gidenlere sılaya dönüş ne zaman diye soruyorsun hudut boylarından dönüyorum işte anne kayayı parçalayan çiçeğin filizlenişi gibi çilli kayısılar olunca dönecektim evime sarılmış yatıyor bir gül al bayrağa kayısı kokan annelerin ağıdı çığlık çığlığa çilli kayısılar dorukları tuttu çağırınca ölüm Ömriye KARATAŞ 02.06.2017 Şenoba Şehidi Yarbay SONGÜL YAKUT’a ithaf edilmiştir. Ruhun şad olsun şehidim “O, orada senin için kanını seve seve döker iken Ey şaîr Sen ne için ona birkaç ânını vakfederek yazmıyorsun bir şiir! Ziya Gökalp |