Ömrümden çıkardığım, sevmediğim , tek sözcük sensin Baba
Külleri çocukluktan kalma, yangın izi gözlerimdeki grilik... Düşlerimi dünlerin ağıtları yaktığında, tek kelime edemem öfkemi haykıracak ve sözlerime vurur suskunluğun sancısı.
Eskiden ezbere bildiğim tek şiirim sendin baba... cümle kapısında beklerdim köşeden dönüşünü. ne güzeldi, aklımın ermediği günlerde gerçeklerin su yüzünde uyuya kalmak. Yazık ki uyandırdın yaşatmayı beceremediğin çocukluk düşlerimden.
Biliyor musun ! bazı pişmanlıklar kıyamettir çoğu kez. günah çıkaramaz,vebalini ödeyemezsin iki cihanda. hatırlıyor musun öfke nöbetlerini. hatırlamazsın ! ama ben hiç unutmadım. gök gürültüsünün ardından, şimşek kükremesine şahit olurken dehşetengiz gözlerim, ölümün sessiz uykusu düşerdi hep çatımıza. aç kalktığım masalar dile gelse, anlatırdı sana, sildiğim çiçekli muşambaya dökülen, değersizliğin çıkmayan ıslak lekesini.
Dinle baba dinle !... karşında titreyen o küçük kız değilim artık. esmekten yorulup durulmadı mı hala rüzgarın. yenik düşmedi mi haksızlığın kayıp giden yıllara. yargılama,yaralama sürekli. kaldır yüzündeki buzdan duvar gölgeyi.
Değişmez, sihirli bir bahar olamazsın bilirim, cemresiz ikliminle çünkü ben sensiz devşirdim tüm mevsimleri. bu saatten sonra telafisi yok yokluğunda çoğalan yoklukların.
tek dileğim annemi üzme !... doğmasını iple çektiği her günün gecesi, kan ter içinde uykulardan sıçrayıp, az beklemedi umarsız, pencere pervazına yaslı. birde ay ışığı vurduğunda yüzüne, tuzlu yaşlardan kızaran ve küçülen gözlerini sakın ağlatma. ömrünü törpülese de bencilliğin,yinede severdi seni bilirsin.
Ne çok isterdim bende, kağıdın başından aşağı gülüşü gamzeli mısralar dökmeyi ama hangi uçsuz kalem yazar ki, yüreğimin küfrü cüzzamlı cüretkârlığını. ve hangi eli öpülesi okur umudu hasarlı şiirlerimi.
Şimdi sadece hürmeti sonsuz kalbimin kırgınlığını toplamaya ve, içimdeki savunmasız, masum ölüyü yüzündeki mezara gömmeye geldim.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
PİŞMANLIKLAR KIYAMETTİR ÇOĞU KEZ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
PİŞMANLIKLAR KIYAMETTİR ÇOĞU KEZ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bir insanın yaşayabileceği en kötü duygulardan biri olan pişmanlık bir çaresizlik durumudur. İnsan geri dönüp pişman olduğu durumu düzeltmek ister fakat nafiledir geçip gitmiştir zaman aklımıza geldikçe iç çekerek anımsayacagımız bir anıdır artık yüreginize saglık ilhamınız bol olsun şairem
Yalnız kendimizi düşünseydik, ancak bizim olan nimetlerden faydalanabilirdik halbuki kendimize başka bir vücudun bölümleri gözü ile bakarsak, kendimize ait olan nimetlerin hiçbirinden mahrum olmaksızın, onunla ortak olan bütün nimetlerden pay alır ve her bir insan ziyanda olduğu zaman onun için bir kıyamettir şiirinizi beğeni ile okudum kutluyorum..
İnanmadım inanamadım! Gözlerimin önünde canlanan sofrayı görünce olup bitenlere, İnanamadım. Kulakları sağır eden gök gürültüsü, çakan şimşek ve çimlerin üstüne düşen yağmur damla canlandı gözlerimde. Sonra kirpikleri ıslak, boynu bükük, öğrenci kıyafetli genç bir kız...
Sevgili Hemşehrim. Biz hep küçüğüzdür onların gözünde. Sevgilerimiz, özlemlerimiz büyür sadece. Ne güzel bir şiir. Ne coşkun bir yürek çağıltısı ! Sevgiler, Teşekkürler.
Dinle baba dinle !... karşında titreyen o küçük kız değilim artık. esmekten yorulup durulmadı mı hala rüzgarın. yenik düşmedimi haksızlığın kayıp giden yıllara. yargılama,yaralama sürekli. kaldır yüzündeki buzdan duvar gölgeyi.
Tebrikler guzel siir
8 mart dunya kadinlar gunu butun kadinlara sevgi hosgoru adalet ve guzellikler getirmesi dilegi ile kutlu olsun.
caan ne güzel şiirdi bu,şiire şiire eşlik eden bu güzel müzik.de harikaydı.dopdolu dizelerle duygu dolu serzenişinizi alkışlıyorum,izmirden kucak dolusu selam,sevgi,ve saygılarımla dilek hocam..
Bir eve baba geldiginde çocuklar sinecek saklanacak yer ariyorsa korkarak oturuyorsa yemek masasina o evin cehennemden ne farki var ki, biz babamizi gece yarisi camda bekler yoluna koşardik zifir karanlikta, başka çocuklar anne diye ağlarken biz baba diye ağlardik.Allah her eve yolu beklenen babalar nasip etsin.saygilarimla...
Sevgili Melek hoş geldiniz. Belki söylemek acı ama ben öyle bir cehennemde büyüdüm. Baba bir çocuk için güçlü bir kahramandır. Bende isterdim babama methiyeler yazmayı ama olmuyor işte..
Gözlerin gök ve deniz parlaklığında bitmeyen hüzünler okudum gönlün alevler devşirmesinden sayfaya düşen satırlarda
Ve ben sanırdım ki; baba ile kızı arasında ki sevgi muhabbeti aşka varan doruklarda oluyor
Ben sanırdım ki;kırgınlıklar sıla ile gurbet arasında pamuk gibi bulutların suya dönüşüm toprağa dökülmesi misali yeni güzellikler yeşertir
Meğer bazı şeyler çeliğin eriyip akmasından daha zor yok olurmuş körpe dimağında insanın
İçim ürperdi
Beynim uyuştu
genellikle tebessümlü satırların düştüğü bu müstesna sayfada bu kadar kahredici bir şiirin boz bulanık selde tufanı andırır etki yaratacağını aklımın ucundan geçiremezdim
Her ne kadar içim burkularak okusamda bu satırları, sizi bu muhteşem şiirden dolayı kutluyorum Dilek hanım
Merhaba Ahmet bey.. Merhaba güzel yürekli insan...
Size şunu söylemek istiyorum. Bu şiiri çok evvel yazmıştım ama bir türlü cesaret edemedim asmaya.Ne tuhaf değil mi insan bazen kendine bile itiraf etmeye korkuyor içindeki yarım kalmışlıkları. Belkide böyle despot bir babanın çocuğu olduğum için bende tam aksi duygular hasıl oldu... Seviyorum tüm güzel olan herkesi ve her şeyi. Yeter ki içinde hırs, kin, öfke ve bencillik olmasın...
Benim için zordu bu şiiri yazmak ama nereye kadar üstünü örterek kendime riyakarlık yapabilirim diye düşündüm ve yazdım..
Beni çok iyi tanıyorsunuz, beklemediğiniz bir şiirdi belkide. ama insanlar birbirini ne denli tanırsa tanısın kimse göremez içinde kopan fırtınaları..
Yürekten sevgilerimi ve teşekkürlerimi gönderiyorum ..
İnsanın bazı şeyleri içine atması doğru değil galiba değerli kalem. Bende içimdekileri döktüm, dökmek istemesem de Çok teşekkür ediyorum Selam ve sevgilerimle
Güzel hoş ve farklı frekansta bir şiir. Biraz sitemle yadedilme var. Hüzünlü de olsa her şiir harika bir duygu paylasimi aslında. Kutluyorum dost sizi. Yüreğine gönlüne sağlık.
Son kitabı ‘Kelebeğin Hayat Sırları’ndaki ‘Kayıtlar altında yirmi bin fersah’ başlık makalesi tamamen beni kaleme almıştı. ‘’Geçen hafta tesadüfen, çok farklı insanlardan aynı hikâyeyi dinledim. Nefes kursuna gidip “Seni affediyorum baba”, Trabzon’da ağaçlara sarılıp “Seni affediyorum kardeşim”, terapist koltuğuna uzanıp “Seni affediyorum anne” demek için yanıp tutuşan insanların hikayeleri. Karanlık oda terapisine girip kendini her şeyden mahrum bırakanı da var, doğum anına geri götüren küvetlere gireni de.
Hindistan’a gidip, günde 13 saat oturarak burnunun ucunu düşüneni de var, Amazonlar’da şamanların verdiğini içip yere uzananı da. Hepsi aynı şeyin peşinde... Geçmiş hayaletlerinin. Hayalet avcıları onlar. Geçmişlerindeki bir kayıttan kurtulmak istiyorlar. O silinmeden, bitmeyecek kaçışları. O karanlık ormandan geçmeden, görünmeyecek tarlaları. Kâbuslarına bakmadan, görülmeyecek rüyaları. Koskoca insanların, anne babalarından gözleri dolarak bahsetmeleri ne üzücü… Geçmişteki bir direğe bağlı gibi boyunları… Zaman bile dindirmiyor sızılarını. Demek bize en büyük tahribatı, çocukluğumuzdaki kötü kayıtlarımız yapıyor. Bir ömür onun gölgesiyle geziyoruz. Kimimiz, demediğimiz bir cümlenin peşindeyiz; kimimiz duymayı istemediğimiz. Kimimiz gitmediğimiz bir yeri kovalıyoruz, kimimiz gittiğimiz bir yerden dışarı çıkmaya çalışıyoruz. Geçmişteki bitmez kaçışımız, bugüne yerleşmemizi, burnumuzun dibindeki güzellikleri görmemizi engelliyor. “Seni seviyorum”u duyamadığı için, bu cümleye sağır olanımız çok. Anne baba olmak kolay, canım annem canım babam olmak çok zor. Hem biz kimiz ki, o minicik boyumuzla alttan alalım o davranışları, o lafları? Ancak büyüyünce bakabildiğimiz bir canavar o. Sonrası da boğuşma sahnesi. Bunları duydukça, kayıtlarıma baktım. Ben şanslıydım. Geçmiş hayaletim yoktu. Ama hiçbirimiz tek başımıza değiliz, birbirimize geçmişiz. Etrafımızdaki, yanı başımızdaki yaralar da bize değiyor. Bugün herkes evindeki, etrafındaki çocuklara dikkatle bakıp, o kırmızı kayıt ışığını görsün. Ve güzel şeyler söyleyip, gülsün kameraya. Koca koca adamlar, sakalları var, bıyıkları var, çocukları var. Dışarıda güneş, içlerinde kar. Bazen bir yerlere gidiyorlar, nefes alıp veriyorlar, Koca koca kadınlar, memeleri var, kocaları var, ojeleri var. Kalçaları geniş, göğüs kafesleri dar… Dağların tepelerine tırmanıyorlar. Hep beraber susuyorlar. Geçmişe çığlık atıyorlar. Yalvarıyorlar. Unutmak istiyorlar. Aslında sadece affetmek istiyorlar. Ah şu büyük ağırlığı balon yapıp, ipini bi bıraksalar! Ağaçlara mı sarılıp hıçkırsalar? Gurulara mı yolculuk edip danışsalar? Sindirim sistemlerini mi temizleseler? Ah şu bedensel toksinleri de bi atsalar! Şöyle gerçekten boncuk boncuk bir terleseler Ya da doğru kitaba bir rastlasalar da çocuk olmanın garip kaçmadığı bir yerde, oturup ağlasalar. Ve tam da oracıkta... Ve işte nihayet affediverseler.’’ Nil Karaibrahimgil
Karadayı dizisinde ki Feride'nin babasını anımsattı şiir.. "bu saatten sonra telafisi yok yokluğunda çoğalan yoklukların. tek dileğim annemi üzme !..." saygı ile...
olsun paylaştıkça sevginin çoğalması acılarımızın azalıp dağılması dileliğle.. çokça zor duyguların şiir dili ile aktarımı geçmişti geçsin ama yüreğiniz ferah olsun saygı ile...
Merhaba arkadaşım.. Bahsi geçen diziyi izlemedim.Hatta hiç dizi izlemiyorum uzun zamandır.. Eğer şiirimle benzerlik taşıyorsa iyi ki izlememişim. İnsan tekrarını görmek istemez yok saymaya çalıştığı duyguların.
Çok teşekkür ediyorum değerli yorumunuz için. Selam ve sevgilerimle