Daüssıla 38-Veran
meğer köye yol yapılmış, ovadan
nereden bileyim bir kamyona bindim kasabadan köprüye gelince dedim “dur” inip yürüdüm Gökçeali’ye sevinçler acabalar içindeyim hava tunuk, indi inecek yağmur.. içim buruk.. toprak damda bir kadın baktı bildik-bildik bir şey soracağım ama; aklıma bir şey gelmedi ardımdan “ay Allahım nere geder ki” dedi tırmandım Yazılıkaya’ya, bilmezdim o yolu; yokuş dik çocuklar gibi içimde coşku her adım dizboyu, ilk defa tırmanıyorum Yazılıya akşam karanlığı köye girdim, bir yağmur.. nasıl?! bardaktan boşalırcasına; yağmur..? o kadar olur.. birkaç evden köpekler havladılar ıslandım iliklerime kadar.. Osman Çavuşın evi, Hacalıcanın koca konağı Feyzullahların Harıma yeni ev yapılmış, yanmış Kara Bayramların sıra evleri Adillerin Karadut vardı göremedim suyu azalmış.. Cami çeşmesinin Camiye teneke minare yapılmış, sure okudum, Allah kabul eylesin okul yapılmış köy meydanına biri ile karşılaşsam soracağım da? kime neyi, kimi soracağım gireceğim ama bir kahve de göremedim .. ayaklarım aldı vardı evimize duvarlar yıkık, çatı içine göçük.. evyerimiz harabe, virane çakıldım kaldım öylece.. omzum içine çökük geçmiş hayli bir süre sanki; hâlâ oralarda evziniyor anacığım ellerine vardım, sarıldım, ağladım adam akıllı ıslanmışım arkamda köpekler hırlaşmaya başladılar bir kaçı etrafımı sardılar, havladılar hiç kimse kalmamış mı koskoca köyde şaşırdım, kime-nereye gideceğim, ne yapacağım? hangi kapıyı çalacağım derken karşıki dama çıktı, tanıdık biri “hoşt” dedi, susturdu köekleri, otoriter! kimsin dedim, “Iraz” dedi çekimser anam! “Iraz” anamın adı” dedim içimden yeğenim olmalı acaba kimin kızı “orası kimin evi” diye sordum Mustafa Abeyin gelini imiş “buyur” etti Allahın onaracağı kendimi bir ömür geride çocukluk günlerimde buldum yetiştim Mustafa Abeye Resim 1991-Şah İsmail Şen |