akrep
Dışarıdaki mahkûmlara inat
aldı özgürlüğünü girdi hücresinin koynuna, dağ yaptı duvarlardan karanlığında yıldızları yakaladı, saldı saatleri ne ay saydı ne de gün, kendi güneşiyle sabahlandı. Od oldu yatağı yandı; ama yakınmadı ranzasından. ve gardiyan… akrebi tanıştırdı zehri olmayan adama; fikrinde savaş kiri bulunmayan biri, belki de ilk kez üzerine yıkılan demirleri eriterek eğilmeden eğerek parmaklıkları firarı düşledi. belki de ilk kez ellerini kapatıp solgun yüzüne gözlerinden görmesini istedi. Bak! çifte su almış bıçak olsa insan kınında kanı donar, ruhunda yaralar açar korkunun bir damlası, baştan aşağı yürek olsa meydan okusa da kalan ömrüne bitmez beynindeki akreple kavgası. Boztepe yarımadası… yani Sinop, yani Diyojen’in söz çanağı, mahpushanesinde zaman biriktiren şehir; Sabahattin Ali’nin dalgaları dinlediği yer. Ve Eşber… girerken başı dik alnı açıktı, girdiği gibi de çıktı; bıraktı akrebi düzmece tezgahlara aldı kendi yıldızlarını. Belki de hiç gezmedi şehrin güzel çarşısını! ÖN. |
Kişi özgürlüğe kavuşabilmek için önce kendi zincirlerinden
kendi gurur ve kibirinin esaratinden kurtulmalıdır(GARDİYAN ZİHNİYETİ)...Zindanlarda yaşarken beyin olarak fikir olarak özgür olmak da var dünyada/ dışarıda eli kolu serbest dolaşırken köle olarak yaşayanlar da var...Ben 12Eylül dönemini hapiste geçirdiğim zaman voltalarda kulakları çınlasın Mehmet Kasap dostumun bir fıkrası aklıma geldi.Ziyaret yerinde görüşçü mahkuma soruyor:''İçeride kaç mahkumsunuz?'' Mahkum da ''Bizim içeride kaç mahkum olduğumuz belli her gün sayılıyoruz,ama siz dışarıdakilerin sayısı hiç belli değil ! '' diye yanıt vermiş...
Sinop üstüne S:Ali'ni ''Aldırma gönül aldırma ! '' türküsü dillerde bu gün özgürlük şarkısı olarak dolaşır.
Tebrikler.Damıtılmış söz işçiliği.
Şaban Aktaş tarafından 4/22/2008 3:08:39 AM zamanında düzenlenmiştir.