Ey kalbim sus diyorum
suskunluğumu dillendirip
değersiz bir geceye yıldızlar düşsün isterdim anlamak isterdim gurbetini bir kuşun kanat çırpışlarında ve bir çiçeğin yağmura yakarışında zaman bütün olasılıkları yok ediyor yıkıp giden olağan akışında oysa ben kül rengi küsmüşüm hayata bir yangının ardı sıra kalbimi yaralar şimdi uzaklara dalıp dinlediğim her şarkı kalabalıkların ortasında bir ben miyim kendi gölgesine bile böylesine yabancı üzdünüz ulan kırdınız işte kaldırımlara yüzünü döküp boynu bükük dolaşan bütün yüreği güzel insanları ardıma dönüp baktığımda yorulduğum onca şey değer miydi bunca acıya değer miydi ölümün dahi kifayetsiz kalışına nereden başlamak gerekirdi yeniden insan kederli kalbinden bir kere vurulunca az kalan zaman kavuştursun isterdim avuçlarımı o duyarsız buz gibi avuçlarına sonra inan ayıramazdı ölüm (anlatamamak var ya en büyük zulüm bu galiba insana) sorma artık içime içimden kopanı ey kalbim sus diyorum |