beyan-ı hâlŞiirin hikayesini görmek için tıklayın gecenin ve kuşluk vaktinin tek sahibine
beyan-ı hâlimden dilekçemdir kirpiğimden süzülen her bir kâtre
tepeden tırnağa kadar
yalnızlığına büründüm kirpiğimin ıslağında hasret içimdekiyse isyan uzaklara yaslanmış sevdaları anlatan tütün kokulu türküleri bilmezsin buğusu tüten sabahları da say ki sevene her şafağın başında yeni bir ölüm var göm beni gözlerinin karasına unutarak bir başıma tenhalarda koyarak dünümden yargıla iliklerime kadar ürperirken sız acıma bir ırmaktır hasret çoğu zaman susmak ve kir özlenenden temizdir belki de kimbilir çoktan boşvermişim oysa (ki hep oydu) yolu yok derdimin cümlesi hiç aldırma aldıklarına ne kaldı bana zindan etmediğin ne kadar da uzun sürüyor insanın insana yalnızlığı bu yüzden belki de sokakların ihanet içindeki viranlığı ve alnımda şehrin yosma kalabalığı ey boynuma düşen sonsuz gölge ey vakti uğultu et ve kemik taşıyan zavallı gövdem ey kalbim dök içini dök yoksa çıldırırsın bir kere sadece bir kere sor kendine ardından sürükleyip bütün olmayacak umutları bilsen hangi merhametsizin adı d/okundu kör bir bıçak gibi ansızın yüreğime zaman hızla ve de acıyla akarken nasıl geçer insanın ağrıyan yanı sana varmak istediğim her adımda kıldan ince bir uçurum oluyorsun her yaprak dökümünde eskimiş bir mevsim gibi küllerimde soluyorsun yine de gidecek tek yanımsın bağışla sana olan yoksulluğumu göğsümün ortasındaki boşluğa bir tek sen doluyorsun sür yokluğunu son kez nefesimin şakağına ecelimi sus açtığın yarayı bir ömür kanatırcasına akşam olup ay hazana değince ve vurunca şavkı hasretin en kalleş yerine içimden sana doğru kopuyorum ecelime susamışçasına hüznüme hüzün giydirirken eskiyor ömrüm zamansız esen bir rüzgarın ardından kavuşurdu toprağım gamzelerine belki de olmadık bir şiirin kalbinde daha b/atıyorsun anla anla... incinmişiz incitmeden olur elbet yarın ve yarın yine aynı yangın kuşlar göçe durmuş b/ağrımdan bir bilinmeze kanatların da umut sürgünü derlenip toplanıp dönerler elbet vakti geldiğinde vakti geldiğinde hep geçtir getirmez gittiği günü bir ucundan diğer ucuna en iyi severek gidilir sevgiye ey kendim dinle yorgun kalbim taşımaz artık bunca yükü "tövbesi yok âhın /eğilsin boynun /sus artık bu senin günahın" |