S/ona
gün yükselirken asude saçlarından
gülüşünü esirgeme benden paslı bir çivi düşün düşün ki sen sustukça daha çok kanayacak bende ki bu yara paslı bir çivi demiştim hani düşün ki umutsuzluğumun bini bir para zulamda esmer güneş yanığı çocukluğum kestiler çoktan göğümün şah damarını yol yola zulüm diyorum gece gündüzümün katili anlamıyorlar kalabalığın içinde yalnızlaşıp kendime bile azaldıkça ay dolun bir gece kırlangıçlar göçe durduğunda dokun incinmiş yağmurlarla hüzünle kurduğun düşlerde dokun kimsesizlik nedir bilen bir çocuğun gözlerindeki yaşamak buğusuna, ve yaşamak durmaktır bir uçurumun kıyısında zarif kelimeler bahçesinin ortasında avuçlarımda bir tutam ateş çiçeği düşün suya sızan zamanı düşün ki ben daha çok küçüğüm giderken ardında büyük acılarla sen üzülme küllerinin üzerine titrer acını bile sen diye severim yalnız adamların yükü ağır olur omuzlarında sen sen sadece yüreğinde yüreğinle uğurla /varsa bırak kabuk bağlamasın senden kalan bu yara gölgesi olmayan bir adamım diyorum insan susup uzaklara daldıkça yüreğinde ki ateşiyle önce kendini d/ağlar yalnız adamların hasreti ağır olur omuzlarında ve bir gün hatırlanacak her şey unutulur |