Girdapgözlerimiz ölüme bakıyor üstümüz başımız öfke kan ve kir irkil diyor derinden bir ses döndükçe kalbim kokuşmuş bir yana yalınayak doğrul ve irkil yandıkça yanıyorum insan olduğum zânla söz dediğin geçmiyorki bir damla suya sığınıp duanın niyazına çokça düşünüyoruz düşüncesiz bir çağda kuşlar vardır ve bir vakit sonra kuşlar yok zaman denen illete sor ama sakın ola yaslanma zaman dediğimiz ki zembereği kırık bir ayna toprağın sessizliğinde kaç yaşındayız çürüyen ne götürür neyi bilir nereden gelinip nereye gidilir arındıra bilir misin kendini kendinden muamma üstüne muamma et ve kemik çıksa aradan işte tek yol yoklukta varlık sonra oturup seyreyle âlemi bir taş parçası ise şayet şu son kapı biz olmasakta olur düşünene can kurban ömür esaret soluk emanet fikir fukara beyaz bir kefen sırtımızdaki son urbâ gâye bir dilim kuru ekmek bir kap aşsa neden koşarız büyüdükçe büyüyen günaha yapamıyorsan sadece doğrul doğrul ve ruhunu yıka bulutlara kırkikindi yağmurları yüklenir insana ağıt kalbe merhamet o vakit kurşun izlerini hangi merhamet koyar çocukların körpecik vücuduna ya âl bir karanfil kokmayı nasıl yüklenir nasıl yüklenir onca yükü sabır denen iksir “Rabbim beni aklımla sınama” |