16
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
1212
Okunma

içinizin içinde bir tahtınız var mıdır sizin de
iyice dalıp derinlere geçmişi düşündüğünüz
ya da geleceğe bir falcı gözüyle baktığınız
ortasından nehir geçen kentin arka sokaklarında
bir satıcı sesiyle bozulur mu rüyanız
gerçeğe uyanırsınız birden
karşınızdaki küçük pencerenizde
yeniden seksek oynar çocukluğunuz
dizleriniz yara bere içinde kalır
kovalamaktan, kovalanmaktan
içine dalarsınız üstünüz toz toprak içinde
ne olduğunu anlamadığınız bir darbe gününde
değirmen önüne kıra götürür öğretmeniniz
düşünmezsiniz hiç
dizleri yara bere içinde kalır mı askerlerin de
önünden yürüyüp geçersiniz
çocuk şarkılarla, marşlarla
pencerenizin önünde yaşar, ölürler
peçeli bir gelin at üstünde
durur bir hanın önünde
onun da rüyaları düşleri var mıdır
aklınızdan bile geçmez
gelin indirilir atın üstünden
nereye gider, ne yapar, damat nasıl biridir
hiç düşünmezsiniz
hana girer
hanenizden insanlar girer çıkar
köylünüz, dahası akrabanız Hatip dayı oğlu Süleyman
bir öyküde kalırlar yarım gülüşleriyle
hep toparlanacak bir şeyleri varmış gelir size
hep arkalarından koştukları önlerinden kaybolan bir şeyler
yere çöker dizleri, kolları namaza sıvalı
kent havasına aşıktırlar bilmeden
kendi temiz dağlarını bir çam gölgesinde unutup
pencerenizin önünde bir dut ağacı
bir çocukluk ağız tadı damağınızda kalır
komşular oturur altında
kız- oğlan evlendirilir, davullar çalınır
kızların geleceği bir koca, oğlanınki okuldur
okuyan oğlanlar, okumamış kızları beğenmez sonra
göstermelik bir maldır kızlar
görücüye çıkarılır, satılır
çocuklar olur yeniden
aynı sokağa salınmak istenir
bir koyun sürüsü gibi
en çok anneler karşı çıkar
çocukların onların kaderini yaşamasına
sonuna kadar açılır perde
sonuna kadar verir emeğini
çocuklar kurtarılır
pencerenizin önünde kurulur her düzen
bozulur, yapılırsınız yeniden
bozulur yapılır!..
29. 07. 2016 / Nazik Gülünay