bu gün her yer bir kalpŞiirin hikayesini görmek için tıklayın zor bir gecenin ardından bu sancıyı kendimce az bi teselli etmeliydim.
"Türkiye Cumhuriyet Millet ve istiklal ölüme kadar el ele gider" bu gün sana bir yaşamak çığlığyla ses veriyorum reddettiğin gerçeğin varlığına yeminlerimi sürüp ayak izlerim de gömdüğüm vicdanını emzirip göz pınarlarımda ölmüş babamın mezarı hakkı için kalbimin sayımla atanmış son köşe başlarında mayınlar arası bir şarkıya tutunup gözlerimin arka penceresine uçurtmalar salıp itilmiş gökyüzünden kovulan çocuk seslerine sarılıp toprağına tüküren bir idam mahkumunun gözlerinde çekiyorum ipimi yaşa ey özgürlük ilk okul öğretmenimin bakışını düşünüyorum uçları kıvrılan resim defterimde kalan üstü açık hayallerimi kir pas içre saçıma taktığım kırmızı kurdaleli ilk şiirimi sevgilim düşlediğimiz bir dünya vardı gök-kuşağına benzerdi yüzü biz kan kokusunu sadece bayrağa yapıştırırdık aşkı güllere yakıştırırdık ve annemin ten kokusuna bulanmış kurşun kalem kokusundaki o huzuru bir yastıkta kocamak için yaşardık ah çocukluğumuzdaki bu uzaklık ve büyük meleğin göğsüme astığı o yüce geçmişi dedemin öğrettiği ip baskılı kalbi hatırlıyorum yaşadığımız koca bir tarihin resmini işte böyle hepsini kalbimde toplayıp tövbe defterimin en orta sayfasına uzatıyorum kendimi ve ellerimi göğsümde buluşturup gök yüzündeki yıldızlarda en mutlu ülkeleri tarayıp en çıplak nehirlere olan o koca özlemimi işte böyle kanaya kanaya büyüyerek öğrendim var ol hürriyetim ben bu gün bir darbe gördüm olmayasıca bir kış soğuğu gibi kavruldu içim kanıma dokunur gözlerimi kapayıp bu gerçeğe öl demek sınır kapılarında asılan ithal kinleri tanımıyorum bayrağına küfreden yıldızsız yeryüzü çocuklarını da öyle ben bu gün bir ülke gördüm çehresinde sren telaşı pencerelerden beyaz kuşların rengi sokaklar boyu uzanmış minare sesleri ve elinde son kefeniyle kurban o kişi yaşasın her kişi minsiccille iman ettim bu gün ve kışlasına top yağdıran öç mavisi o başları gün sahibine havale edip işte tam şuramdaki ocak başında toprak daşım ayaklarımı şuradan ikiye kırıp istiklal marşını secdegahıma bırakıp damarlarımdaki bu memleketin acılarıyla sotelenip sesini kaybeden tüm dünyaya da ki ağlayış küllerine ikram ediyorum kalbimi bu hazin sahnedeki kirli (x)leri kaldırımları inleten kısa-kürek asaletindeki başkaldırıya bindirip yüzümün coğrafyasında biriken protesto saatlerine katıp sesimi kendimle rüzgara bırakıyorum bizi ve sevgilim o dün bizi gökyüzünden alıp toprağın üzerindeki bu çorak gemilere hapseden kimliksiz bu hain düzen kalp başında bilenen kırklık seslerinde doğrayıp içimizi bir devenin sırtındaki adalet gibi boğazımızdan geçen ayetlerdeki meallerden ayırıp yaban bir kürsünün ağzındaki fahiş maddelere hapsetti dostum toprağa baktın mı gerçeğin içinden sökülen aynadaki gölge budanıp bir annenin göğsündeki cennetten ol ağıt sahnesini şehit mezarına devretti ben mi kazandım yoksa sen mi ezber sahasında rol çalan ciddiyetsiz dini anasının dilinde hak yar olan yığınla evladı gayrı meşru beyinlere kim kurban etti hamdolsun cennetin sahibi seslendirmesi yok şeytanın kalbindeki gerçeğin ben inandığım kutsalın sessizliğinden dahi ürperirim bütün delilerin yemeklerini ağzına götürdüğünü düşündükçe aklımın bana çizdiği yoldan şüphe ederim mahşeri reddedecek bir kudrete sahip değilim bilmiyorum kıyametin hayvanlara nasıl bir eşitlik hazırladığını Allah’ın kalbimi günde kaç defa yokladığına hesabım yetmiyor idama hazır değilim gök yüzümün borcunu nasıl ödemem gerektiğini öğrenemedim devlet dairelerine bağlı değil ölümden sonra gelen gerçeğin hükmü hiç gördün mü hiç bir mezar el kaldırmıyor adaleti müdafaa için karaca ahmette en lüks cenaze taşından İstanbul"da ki martılara yok bir şiir yazan öyleyse şairlik ölümü içmekten geçer ötesi yalan ötesi talan ötesi körelmiş çürük vicdan my |
Şiirin heyecanı duygulara yansımış…
Beğendim, içtenlikle kutlarım…
............................................................ Saygı ve Selamlar…