17
Yorum
38
Beğeni
0,0
Puan
1786
Okunma
Baharı kayıp iklimlerin,
Kış vurgunu yemiş güneşsiz gölgesiyim.
Ürperiyorum izbe hücrelerin,
Rutubeti bol, soğuk koğuşlarında...
Tek Gardiyanım yalnızlık.
Bu yüzden,
Hayli zamandır dünyaya dönük sırtım.
Hiç unutmadım müptezel alıcı kuşların,
Tövbesiz yalanlarla,
Umutlarımı yerle yeksân edişlerini...
Oysa çok değildi dileğim...
Güvenli bir omuz,
Çekip gidecek güneşli bir şehir,
Ve
Sularında yüzdüğüm masmavi denizlerdi sadece.
Şimdi buğulu göz çukurlarımda,
Hüzün yüklü
Onlarca bitkin şilep demir atmış bekliyor.
Hiç aralıksız,
Hırçın deniz tuzuyla yıkıyor yüzümün güvertesini.
Suskunum...
İzin vermiyor konuşmama,
Boğazımdan gözlerime vuran yumruğun düğümlü sızısı.
Ustalıkla döşenmiş mayınlar,
Art arda volkan gibi patlarken yüreğimde
Lavları zihnimin haritasını siliyor sinsice...
Her gece kalbimi kundaklayan bu sancı,
Uykularıma sızıp rüyalarımı darp ediyor sessizce...
Şimdi haram bana tüm kapılar.
Kimse el sürmesin cennetimin aynasına.
Zehirli sarmaşıklar gibi sızmasın toprak diplerime.
Ben şeytan uçurtmalarını sonsuz sevgi,
Aklın tehlikeli sarhoşluğunu,
Aşk sandığımda kaybettim hayata dair inancımı.
Velhasıl;
Ne yapraklar yeşil,
Ne de gök mavi artık,
Bu ayaz düşler mevsiminden arta kalan
Üşüyen, kimsesiz bir yalnızlık.
Dilek USTA.